GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Öğretmek Ya da Öğretmemek, İşte Bütün Mesele Bu!

Kızım iki yaşını geçti; bir süredir, daha bilinçli bir ilişkimiz var. Birlikte oyun oynamayı, sorular sormayı, keşfetmeyi seviyor. Nasıl oynayacağını, nasıl ve ne yiyeceğini, neleri yapması ve yapmaması gerektiğini bizi gözlemleyerek öğreniyor. Herkes gibi ben de bebeğim için en iyisini yapmaya çalışıyorum. Gel gelelim, üç çocuklu çalışan bir anne olarak yetersizlik kaygıma katkıda bulunan araştırmalar tersini söylüyor…


The Oprah Magazine’in eski sayılarından birini karıştırırken, “Sizi ne mutlu eder?” konusu karşıma çıktı. “Mutluluğu tanımlayabiliyorsanız, bir adım daha yakınsınız.” gibi özlü sözleriyle, kişisel gelişim ve değişim hikayeleriyle ilginç bir makaleydi. Ancak içeriğinde yer alan, Psikoloji Profesörü Laurie Santos’un bir anekdotu bende çok daha farklı bir konuda araştırma yapma isteği uyandırdı...

Beynimize Kodlanmış Beceriler

Santos’un anlattığına göre 1992 yılında Psikoloji ve Bilişsel Bilim Uzmanı Karen Wynn ve ekibi, bebeklerin erken sayısal bilişi üzerine bir araştırma yapmışlar ve altı aylık bebeklerin dahi basit toplama ve çıkarma işlemlerinin sonuçlarını hesaplayabildiklerine şahit olmuşlar.


Daha sonra bebeklerle benzer temel becerileri paylaşıyorlar mı görmek adına aynı deneyi maymunlarla da yapmışlar. Santos, “Maymunların bebeklerle tamamen aynı performansı sergilediklerini gördük.” diyor. “1+1 sonucunun 2 olmasını bekliyor ve 3 ya da 1 gördüklerinde şaşırıyorlardı.”

Bu araştırmalar aslında şunu söylüyor: Temel matematik becerilerinin bir kısmı beynimize kodlanmış olarak geliyor. Yani eğitim, öğretim, kültürel öğrenme ve deneyim olmaksızın doğuştan bu kapasiteye sahibiz. O zaman son bir araştırmadan daha bahsedip asıl konumuza gelelim.

Psikolog Vicky Horner ve araştırma ekibi, 2000’lerin başında 3 ve 4 yaşlarında çocuklarla şempanzeleri aynı deneyde bir araya getirip, önlerine içinde ne olduğu belli olmayan küçük siyah bir kutu koymuşlar. Açılması zormuş fakat ekipten biri, bir dizi karmaşık işlem yaparak onlara bunu nasıl başaracaklarını göstermiş. Hem çocuklar hem de şempanzeler aynı işlemleri taklit ederek kutuyu açmışlar. Ardından bu kez basitçe açılabilecek kapağı olan şeffaf bir kutuyla deney yapılmış. Aynı araştırmacı, ilkinde olduğu gibi zorlu bir işlem yaptığı izlenimi uyandırmış. Şempanzeler hiç oralı olmayıp direkt kutunun kapısını açmışlar. Çocuklar ise yine gördüklerini birebir taklit etmişler.

Santos, “Bu insana has bir özellik. Bir başka insanı, bilhassa bilinçli olarak bir şey yaparken gördüğümüzde, taklit etmeye eğilimli oluyoruz. Bu da dünyaya dair özgün algımızı bozuyor.” diyor.

Bebeğinizin Keşif Sürecine Yol Açın

Bilişsel gelişim uzmanı Liz Bonawitz konu hakkında son noktayı koyuyor; “Öğretmek elbette harika bir şey ve birçok şeyi öğrenmeye ihtiyacımız var. Ancak bunun bir de dezavantajı var; çocukken diğer insanlardan öğrendiklerimizi eleştirecek mekanizmaya sahip değiliz.”

Bu durumda, örneğin bebeğimize bir oyuncağın nasıl çalıştığını öğrettiğimizde, onu kendi yoluyla keşfetmesini ve farklı şekilde oynamasını zorlaştırmış oluyoruz. Peki, nasıl bir yol izlemeli? İşte, bazı öneriler:

· Öncelikle çocuğunuza kendini güvende hissedeceği bir oynama-öğrenme ortamı sunun. Daima görüş alanında ve her ihtimale karşı güvenli bir mesafede durun.

· Yüz ifadelerinize dikkat edin; zira çocuğunuz yaşadığı deneyimin olumlu mu, olumsuz mu olduğuna sizin yüzünüzü okuyarak karar verir.

· Bırakın çocuğunuz oyunu ve oyuncakları kendi yoluyla, içinden geldiği gibi keşfetsin. Siz keşif sürecine eşlik edin, yani çok müdahale etmeden destekleyin. Uzmanlar, mümkün olduğunca geri planda kalıp oyun anındaki konsantrasyonlarını bozmamamızı tavsiye ediyorlar. Bu şekilde bağımsız oynama ve odaklanma becerileri, yaratıcılıkları ve öz güvenleri giderek artıyor.

· Fiziksel aktiviteler sırasında elinden tutmayın, sürekli çevresinde dolanmayın. Hareket kabiliyetini kısıtlamayın. Vücudunu kullanmayı ve dengesini sağlamayı kendi başına öğrenmeli.

· Bir nesneyi farklı şekilde kullanıyorsa, örneğin oyun bloklarıyla şekiller yapmak değil, yere vurarak ses çıkarmak istiyorsa ısrarla doğrusunu göstermeye çalışmayın.

· Sizi oyuna davet etmediği sürece rol kapmaya çalışmayın.

· Oyuna dahil olduğunuzda, “evet” ya da “hayır” cevabını almayacağınız ucu açık sorular sorun. “Sence baloncuklar nereye gitti?” ya da “En çok hangi şekilleri seviyorsun?” gibi. Açık uçlu sorular, çocukları bilgilerini kullanmaya veya duygularını ifade etmeye teşvik eder.

· Aynı oyunu tekrar tekrar oynamak isteyebilir, sabırlı olun. Ne kadar çok pratik yaparsa, o kadar etkili öğrenir.

Üye ol, ilk alışverişte %10 indirim fırsatı kazan!

Tüm sitede geçerli ilk alışverişinizde kullanabileceğiniz %10 indirim kodu için üye olun!