GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Yenidoğanla İlk 40 Gün Hayatta Kalma Kılavuzu

Yenidoğan-lohusa ikilisinin bitmeyen günlük döngüsünde, anneliğin belki de en zor zamanları yaşanıyor. İki yıl önce bu süreçten geçen Petitmag yazarı Elif Eren geriye dönüp bakıyor ve tavsiyelerini bir kılavuz halinde sizlerle paylaşıyor.

İlk defa anne olmak çok güzeldi ve kesinlikle çok zordu. Yepyeni bir hayata fiziksel ve psikolojik olarak alışma süreci benim için umduğumdan da zor geçti. Daha önce aynı yoldan geçen annelerin deneyimleri ise rehberim oldu. Aslında 40 günden de fazla süren lohusalığımın üstünden iki yıl geçtikten sonra asla unutamadığım o günlere dair tavsiyelerimi başka annelerle paylaşmayı her zaman çok istedim. İşte hepsi burada.

‘Kendi köyünüzü kurun’ ne demek?

Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir.” Bu ünlü Afrika atasözünü belki daha önce duymuşsunuzdur. İlk defa karşılaşıyorsanız da aklınızın bir köşesine yer etsin; çünkü kesinlikle doğru. Özellikle ilk aylarda duş almak, yemek yemek ya da sadece boş boş oturabilmek için alabileceğiniz her türlü yardıma ihtiyacınız olacak. Eşiniz, aile büyükleriniz ya da bakıcı… Mümkünse doğum sonrası evde size kimler yardım edecek, yemeği kim yapacak, köpeği kim gezdirecek, hepsini önceden planlayın.

Uyku meselesi

Lohusalığın zorluğunu artıran konulardan biri de yenidoğanın henüz rayına oturmamış uyku düzeni. Çünkü uykusuzluk gerçekten zor ve yıpratıcı. İlk günden itibaren bebeğinize gündüz-gece ayrımını öğretmeye ve çok sıkı olmasa da bir uyku rutini oluşturmaya çalışmak en çok sizin işinize yarar. Bir de herkesten duyacağınız o meşhur tavsiye var ki haklılık payı yüksek: “Bebek uyurken siz de uyuyun.” Gün içindeki bu kısa uykular günün geri kalanında enerjinizi toplamanızı sağlayacak. Eğer uyuyamıyorsanız, bu anları gündelik işleri halletmek yerine dinlenmeye ayırın.

Ziyaretçi giremez

Yeni anneyi ve yenidoğanı görmek isteyenler sıraya girse de bu dönemde misafir ağırlama konusunda seçici olmakta fayda var. Sohbetiyle kafanızı dağıtacak, yardım edebilecek arkadaşlarınızı çağırmak iyi geliyor. Diğerleriyse kesinlikle biraz bekleyebilir. Dinlenmek, kendinizi toparlamak ya da bebekli hayatınıza alışmak için daha sakin bir gündeme ihtiyacınız var. Ziyaretinize gelmek isteyenlere ilk haftalarda misafir kabul etmediğinizi söylemekten çekinmeyin.

O süt buraya gelecek!

Sevgili lohusa/lohusa adayı… Biliniz ki bir süre herkesin tek derdi sizin sütünüz olacak: ‘Sütün geldi/gelmedi’, ‘yetiyor/yetmiyor’, ‘bebek doyuyor/doymuyor’… Çevrenizdeki herkesin en önemli meselesinin bu olacağından şüpheniz olmasın. Sabırla emzirirseniz bebeğinizi beslemek için yeterli sütü üretememeniz çok düşük bir ihtimal. (Ve B planı olarak formül diye bir şey var!) Emzirme demişken; meme ucu yaraları ilk zamanlar biraz can sıkıyor. Lanolinli kremler ve bol bol havalandırma işe yarıyor.

Çok yönlü babywearing

Gün içinde evde ya da dışarı çıkarken hem bebeğinizin çok ihtiyaç duyduğu yakın teması sürdürmenin hem de ‘eller serbest’ modda takılmanın tek yolu var: babywearing… Esnek slingler yumuşaklıklarıyla yenidoğanlar için en iyi tercih. Daha uzun süre kullanacağınız bir seçenek arıyorsanız, yenidoğan kullanımına uygun kangurulara da göz atabilirsiniz.

Yeni normal kavramına alışmak

Kucağınızda bebeğinizle eve geldikten sonra her şeyin bambaşka olacağı gerçeğini asla unutmayın. O ev artık başka bir ev, hayatınız sonsuza dek değişti… Daha birkaç ay önce yoğun çalışan, gezen tozan bir kadındınız. Şimdi ise tamamen size muhtaç bir bebeğe bakmakla yükümlüsünüz ve her gün aynı döngüyü yaşıyorsunuz. İlk günlerde bu gerçekler insana korkutucu gelebiliyor. Bir an önce ‘normal’e dönme isteği bastırsa da eskiye ‘elveda’ demenin zamanı. Zamanla yeni bir ‘normal’iniz olacak (ve onu çok seveceksiniz). Hayatınızı tamamen dönüştüren bu büyük değişime dair iyi ve kötü hislerinizi başkalarıyla, özellikle de sizden önce annelik deneyimini yaşamış arkadaşlarınızla paylaşabilmek çok iyi hissettiriyor.

Nedenli-nedensiz melankoli

Gözyaşlarınızın her an akmaya hazır olduğunu hissediyorsanız, nedenli-nedensiz melankoliye kapılıyorsanız lohusa hüznünden ya da lohusa depresyonundan mustarip olabilirsiniz. Buhran kendiliğinden geçip giderken depresyon daha uzun sürüyor. Doğum sonrası süreci her yeni anne farklı yaşıyor. Ben ilk iki haftayı güle oynaya geçirmiş, tam lohusalık depresyonunun bana uğramadığını düşünmeye başlamışken bir anda zihnime hücum eden kaygılarla başa çıkamaz oldum. Lohusalığın 21. gününde terapistimi arayarak “Bir problemimiz var!” dedim. İşlerin içinden çıkamayacağınız bir hal aldığını, melankolik ve kaygılı hallerinizin uzun sürdüğünü hissettiğinizde mutlaka profesyonel destek alın.

Evden çıkmayı unutmamak

Bebeğinizle ya da tek başınıza, dışarı çıkmak nefes almak demek… Açık havada bebek arabasıyla kısa yürüyüşler yapmak ya da bebeği güvendiğiniz biriyle bırakıp bir-iki saatliğine arkadaşlarla buluşmak, maniküre-pediküre gitmek anneliğin ilk aylarında ilaç gibi geliyor. Markete uğramak, bankada ufak bir işi halletmek gibi rutin işler bile tekrar hayata karışmanıza yardımcı oluyor.

Ebeveynlik kitapları rafa

Tekrar lohusa olsam ebeveynlik kitaplarıyla ve Google’la arama biraz mesafe koyardım. Böylece ‘Bebeğim neden 18-19 saat uyumuyor?’, ‘Uyku tablosuna göre günde dört-altı kere uyuması gerekiyordu, uyumadı’, ‘Günde 12 kere emzirmem gerekiyor’ gibi kitabi bilgilere çok takılmaz; her şeyi kontrol etmeye çalışmak yerine akışına bırakırdım. Böylece, bebeğimin sinyallerini dinlersem günlerin kısa sürede rutine gireceğini bilirdim.

“Bunlar iyi günler” değil

Yeni annenin en sık duyduğu ve en gereksiz cümlelerden biri de: ‘Bunlar iyi günlerin’. Gerisi de şu şekillerde gelişebiliyor: ‘Sen bir de yürüyünce gör’, ‘Sen bir de iki yaş sendromunu gör’, ‘Büyüdükçe zorlaşıyor’. Doğrusu, bunlar iyi günlerin değil sevgili yeni anne. Bunlar anneliğin en zor günleri. Bebeğin büyüdükçe ve sadece emen/uyuyan/çiş yapan bir yaşam formundan konuşan, soru soran, sevgisini gösteren küçük bir insana dönüştükçe her şey çok daha güzel oluyor. Yol boyunca çeşitli zorluklar olsa da onun dünyayı keşfine ortak olmak müthiş bir deneyim.