GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Orada Olmak

Belki çalışan bir annesiniz, çocuğunuzla geçirdiğiniz zamanlar kısıtlı ve elinizde kalana değer katmak istiyorsunuz. Belki tüm gününüzü, hatta günlerinizi çocuğunuzla birlikte geçiriyorsunuz. Ama ne kadarında zihnen onun yanındasınız, bilemiyorsunuz. Çocuklarınızın yanındayken gerçekten orada olmak için neler yapıyorsunuz?

Bir Ebeveyn Olarak ‘Orada’ Olmanın Yolları

“Anne, telefonuna bakma, bana bak.”, “Anne, hıhı deme, konuş.” Ne yazık ki bunları ve buna benzer başka birkaç cümleyi 3.5 yaşındaki kızımdan defalarca duydum, duymaya da devam ediyorum. Her seferinde silkelenip kendime gelmeye çalışsam da zihnimi kızımla geçirdiğim ana odaklamak her zaman mümkün olmuyor, hatta bazen çok zorlanıyorum. Bunun nedeni çoğu zaman teknoloji, bazen yapılacak işlerin çokluğu, bazen sadece ve sadece yorgunluk, bazen de zihin yoğunluğu… “Orada olmak” ebeveynliğin içinde içinde bulunduğum dönemine dair en çok zorlandığım ve çözmek için en çok çaba harcadığım sorunlardan biri. Biraz uzman görüşü, biraz el yordamıyla orada olmanın yollarını aramaya devam ediyorum. İşte, benim yöntemlerim…

Maskeyi önce kendime takmak

Klişe gibi gelse de maskeyi önce kendimize, sonra çocuğumuza takmak gerekiyor. Kendi ihtiyaçlarımı karşılayamadığım dönemlerde kızımın ihtiyaçlarına yetişemediğimi çok iyi biliyorum. Buradaki ihtiyaçlardan kasıt yeme-içme, uyku gibi yaşamsal ihtiyaçlar değil. Yeni anneyken onları karşılamakta zorlandığım günler de oldu elbet, ama şimdi Maslow ihtiyaçlar piramidinin üst basamaklarından bahsediyorum. Birkaç saatliğine de olsa tek başıma kalamadığımda, kitap okuyamadığımda, dizi izleyemediğinde, arkadaşlarımla buluşup biraz kafa dağıtamadığımda, yani yetişkin hayatından fersah fersah uzaklaştığımda kızımla geçirdiğim zamanların ikimize de tat vermediğinin farkındayım. Bu açıdan kırmızı alarm hissedersem, tüm imkanlarımı seferber ederek “Anne Akıl Sağlığı Günü” düzenlemeye çalışıyorum. Kesinlikle işe yarıyor.


Teknolojiyle arama mesafe koymak

Anne-çocuk zamanını en çok sabote eden şeyin teknoloji olduğu su götürmez bir gerçek. Saatlerce Instagram hikayelerinde kaybolmak, manasız olsa da insan o batağa saplandı mı çıkmakta epey zorlanıyor. Ben ekran kullanımını abarttığımı hissettiğim zamanlarda telefona evde bir yer belirliyorum. Telefonumu holdeki ayakkabı dolabının üzerine koyuyorum ve sadece çaldığında ya da gelip geçerken bakıyorum. Telefonu göz önünden uzaklaştırmak hem ekran süremi kısaltma ihtiyacı duyduğumda epey işime yarıyor hem de kızımla vakit geçirirken bir gözümü ekrandan alamama haline mani oluyor.

Anda kalmayı öğrenmeye çalışmak

Esasında her şeyden öte “orada olmak” aslında çok popüler “anda kalmak” söyleminin bir versiyonu. Bazılarımız için anda kalmayı başarmak bir hayli zor. Zihnin rotası bir anda ya geçmişe ya da geleceğe sapıyor, direksiyon hakimiyetini kaybetmeden yola devam etmekse özel çaba gerektiriyor. Yani zihni bu konuda kesinlikle eğitmek gerekiyor. Bunun için meditasyondan farkındalık egzersizlerine pek çok farklı yol var, bu yolları araştırıp çocuklarla vakit geçirirken kullanmak ise sizin yaratıcılığınıza kalıyor.

Uyku rutinine sohbeti eklemek

Uyku saatini bir mücadele ve stres kaynağı olarak görmektense günün nasıl geçtiğini konuştuğumuz bir sohbet saati olarak değerlendirmek ikimize de iyi geliyor. Bazen de uyku öncesi kitabı üzerine konuşuyoruz. Bazen ışıklar kararmadan önce sohbet ediyoruz, bazen karanlıkta… Kızım uykuya dalana kadar yanında olmak, sorularına cevap vermek, sürpriz yorumlarına şaşırmak ve bol bol iç ısıtan sevgi sözcüğü duymak, benim için tüm günün en güzel, en sıcak anı.

Haftada bir anne-kız buluşması yapmak

Cumartesi sabahları, dışarıda baş başa kahvaltı, ardından da bir kafede kahve molası bizim rutinimiz. Tüm hafta iple çektiğimiz bu randevudan ikimizin de zevk aldığı aşikar. Yine teknolojiden olabildiğince uzak durarak, yolda el ele tutuşup yürüyerek gideceğimiz yere varmak, dış dünyayı birlikte gözlemlemek, kişiler ve olaylar üzerine sohbet etmek ve gittiğimiz yerde büyük ihtimalle diğer çocuklu misafirlerle tanışmak, yeni tanışıklıklar kurmak hafta sonuna ve ilişkimize renk katıyor.

Ev içinde paralel zaman geçirmek

Tüm günü tavşan kaç-tazı tut havasında geçirmektense kızımı paralel zamana teşvik etme konusunda çaba harcıyorum. “Ben şimdi bilgisayarımdan maillerimi kontrol edeceğim. Seninle oynamayı çok istiyorum, yarım saat sonra yanına geleceğim.” ve benzeri yönlendirmelerle hem kızımın kendi kendine zaman geçirmesini sağlamaya hem de kendime alan ve zaman yaratmaya çalışıyorum. Her zaman işe yaramasa da genellikle sonuç pozitif. Paralel zamanın sonunda birlikte bir şeyler yapabildiğimizde enerjimiz ve etkileşimimiz yüksek oluyor.

Ortak bir hobi edinmek

Bu ara sıra ziyaret ettiğimiz çocuk psikologumuzun önerisi… Birlikte nasıl zaman geçirebileceğimiz konusuna epey kafa yorduğum bir dönemde popüler tabirle “kaliteli zaman” geçirmek için kızımla ortak bir hobi edinmemizi önermişti. Küçük yaşlardaki bir çocukla ortak hobide buluşmak zor belki, ama denemeye değer. Bu hobiler bizim için şimdilik parmak boyasıyla tuvalleri boyamak ve fırsat buldukça doğada yürüyüş yapmak. İleride yerlerine neler gelir bilemiyorum, ama ortak hobi “orada olmak” çabasında epey işe yarıyor.

Görev arkadaşı olmak

Ev içinde ya da dışarıda zaten yapılması gereken işleri biraz oyun biraz görev tadında birlikte yapmak da ana odaklanmayı kolaylaştırıyor. Mesela çekmeceleri düzenlemek, kitaplığın raflarını renklere göre organize etmek, çamaşır katlamak, market alışverişine gitmek, marketten alınanları yerlerine yerleştirmek gibi işler, birlikte geçirilen zamana bambaşka paylaşımlar katıyor.