GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Nur Fettahoğlu ve Elisa

Petitmag’in ikinci şehir dışı çekimine giderken, hepimizin içinde karşı koyamadığımız tatlı bir heyecan var. Müthiş bir doğaya sahip Faralya’nın virajlı yollarından geçerken “Acaba bizi nasıl bir gün bekliyor, Nur nasıl biri?” diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Faralya’ya girip küçük sokakları geçtikçe heyecanımız iyice artıyor. Müthiş bir doğa, hiçbir ayrıntısını kaçırmak istemediğimiz küçücük köy yolları… Daracık bir patikadan indiğimizde karşımızda tüm heybetiyle duran taş eve ilk görüşte aşık olmamak mümkün değil. Evin güzelliğinin verdiği sersemliği üzerimizden henüz atmamışken, bahçeden koşarak Nur geliyor bizi karşılamaya; tüm doğallığıyla, ayakları çıplak, saçları yukarıdan öylesine toplanmış bu kadın, sanki uzun zamandır görmediğimiz eski bir dostumuz gibi kucaklıyor bizi.

Çekime gittiğimiz gün bu masalsı taş evde Nur, eşi Levent ve kızı Elisa ile birlikte Nur'un kardeşleri, yeğenleri, annesi ve babası da var. Evin farklı köşelerinde tanıştığımız yeni yüzler, kalabalık bir ailenin ne denli sıcak ve güzel bir şey olduğunu hatırlatıyor bize yeniden. Büyük bir aile içinde büyüyen Nur, şimdi benzer bir yaşantıyı kız kardeşleri ve yeğenleriyle Faralya’da kurmuş. Evin içinde koşturan çocuklar, yükselen kahkaha sesleri, klasik müzik eşliğinde yemek yapan eşi Levent ile Toskana'da çekilen bir Hollywood filminin setinde gibiyiz.

Elisa hakkında konuşmaya başladığımızda ise Nur’un gözlerinin nasıl da başka parladığını görmek mümkün. Karmaşa ve kalabalıktan uzak büyütmek istediği Elisa için kurduğu hayaller de bir o kadar yalın Nur'un. Öyle ki, Elisa için en büyük hayali, onun mutlu, özgür hisseden ve hayallerinin peşinden koşan bir kız olması. Bu basit ve gerçekçi hayal Nur'un ebeveynliğe olan yaklaşımı hakkında da çok şey söylüyor aslında. Elisa'nın karakterini şekillendirecek, hayatını yönlendirecek duvarlar örmekten korktuğunu anlatırken şunları ekliyor: 'Bebekken bebekliğini, çocukken çocukluğunu, ergenken de ergenliğini yaşayabilmesi benim için çok değerli. Her anının çok kıymetli olduğunu öğrenmesini isterim.'

Nur Fettahoğlu ve kızı Elisa’nın hikayesi Faralya’dan masalsı karelerle sizlerle…

ANNE OLMAK İSTEDİĞİNİZE NASIL KARAR VERDİNİZ?

Her zaman içimde var olan bir isteğin gerçeğe dönüşmesi aslında, bir karardan çok. Ama inanıyorum ki, sadece benim ya da bizim kararımız değildi, Elisa bizimle olmayı seçti.

HAMİLE OLDUĞUNUZU ÖĞRENDİĞİNİZ GÜN HİSLERİNİZ NASILDI?

Tarif edilemez. Ancak benim için en etkileyici an, Elisa’nın ilk kalp atışını duyduğum andı. O kadar tarifsiz bir histi ki benim için kelimelere dökmekte zorlanıyorum. Düşünsenize, kendi bedeniniz içerisinde başka bir kalp atıyor ve sesini duyuyorsunuz. Soyut olmaktan uzaklaşıyor, o an gerçeğe dönüyor.

HAMİLELİĞİNİZ NASIL GEÇTİ?

Aslında hamileliğim genel olarak çok güzel geçti. Her evresini ayrı ayrı çok sevdim, taş düşürmeme rağmen! O süreçte korkunç bir ağrı çektim ve benim için çok zordu. Riskli bir dönemdi ve durmak bilmeyen yoğun ağrılarım vardı. Düşünsenize, doğum sancısında bile sancılar ara sıra duruyor ve nefes alabiliyorsunuz, bu ağrıda nefes almak yok. En son 'doğum sancısı da böyleyse sanırım ben doğuramayacağım' dediğimi hatırlıyorum. Ama bu tekil olay dışında hamileliği çok rahat geçirdiğimi söyleyebilirim.

Hamileliğin ilk zamanlarını daha çok kendimle baş başa geçirmek istedim. O kadar çok soruyla yüzleşiyorsunuz ki kendi içinizde... Ne kadar hazır olduğunuzu düşünseniz de, hem bugün, hem tüm olası gelecekler, bir anne olmanın sorumluluğu, hamilelikle ilgili korkular, endişeler... Bunların hepsi üst üste geliyor. Bu yüzden Elisa'ya hamileyken uzaklaştım, bir nevi inzivaya çekilerek ilk üç ayımı burada Faralya'da geçirdim.

HAMİLELİKTE BESLENMENİZ NASILDI? HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YAPTINIZ MI?

Beslenmeme çok dikkat ettim, günde üç öğün: Düzenli ve özenli. Zaten aç kalmaya başladığım an bulantım başlıyor ve kendimi kötü hissediyordum. Dolayısıyla beslenme düzenimi bedenime uyarı fırsatını vermeyen bir alışkanlığa dönüştürdüm.

HAMİLEYKEN SPOR YAPTINIZ MI?

Hamileyken spor çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konu bence. Hamileliğin hangi döneminde nasıl spor yapıldığı kimin gözetiminde yapıldığı da bir o kadar önemli. Çok güvendiğim bir yere gidiyor olmama rağmen, yanlış bir hareketten ötürü sorun yaşadım. Tam üç ay öyle gezdim, adım attığım an saplanan bir ağrıyla. Ama buna rağmen hamile olmayı çok sevdim! Elisa’yı daha erken doğursaydım kesin bir çocuk sahibi daha olmayı isterdim.

HAMİLELİĞİNİZ BOYUNCA DOĞUMA HAZIRLANDINIZ MI? DOĞUMLA İLGİLİ BİR PLAN VEYA HAYALİNİZ VAR MIYDI?

Hiç hazırlanmadım. Doğumun normal bir süreç olduğuna ve siz ne hazırlık yaparsanız yapın, nasıl bir hayal kurarsanız kurun sonuçta bebeğin yönlendirmesi ile ilerlediğine inanıyorum. Doktoruma eğer sezaryen olacaksa da Elisa'dan mesaj beklemek istediğimi, tarih belirleyip o hazır olmadan doğuma girmek istemediğimi söylemiştim.

Doğumla ilgili önceden beri emin olduğum tek şey o anı sadece eşimle birlikte yaşamak istediğimdi. Doğum bence çok özel bir şey. Ailenin bağlarının doğumla birlikte köklerini saldığına inanıyorum. Tüm aileme onlara doğumdan sonra haber vereceğimizi, doğum sürecinde yanımda sadece eşim Levent'in olacağını söylemiştim. Nitekim öyle de oldu. Elisa dünyaya gelene kadar kimseye haber vermedik.

ELİSA’NIN DOĞDUĞU GÜNE DAİR NELER HATIRLIYORSUNUZ?

Doğumdan bir gün önce hafif sancılar başladı, normal olduğunu düşündüm. Sonra gece yarısı sancılarım sıklaşmaya ve artmaya başladı. Zaman geldi artık hissiyle, Levent’e çaktırmadan hazırlıklarımı yapmak için duşa girdim. Tabii ben gecenin o saatinde duşa girince Levent durumu anladı ve beni duştan çıkarıp hastaneye götürdü. Hastaneye sabah gittiğimizde henüz doğum için erkendi. O gece, 23:50 gibi doğdu Elisa. Epidural için hazırlık yapıldı ancak ilaç verilmedi hiç. Doğal bir doğum oldu. Son dört saat ise oldukça zor geçti. En son dakikalarda 'Beni sezeryane alın' dediğimi hatırlıyorum. Ama Levent çok sakin ve dirayetliydi gerçekten, beni hep telkin etti. “Sakin ol, birazdan kavuşacağız kızımıza” dediğini hatırlıyorum.

Elisa'nın doğum anını unutmuyorum hiç. Acıyı unutup bedeninden ayrıldığını hissettiğin an çok garip. Hemen sonrasında kucağıma verilişini, ona ilk dokunmamı, o sıcacık ve küçücük halini hissettiğim an sanki zaman durdu ve onu göğsümde tutmak istedim sadece. O gün bugündür hep göğsümde, hiç inmedi, inmesin de.

BEBEĞİNİZLE BERABER İLK GECENİZ NASILDI?

İlk gece hiç uyumadım resmen. Elim Elisa'nın göğsünde, 'iyi mi, nefes alıyor mu, orada mı' diye hep yoklar vaziyetteydim, çok tuhaftı. Küçücük bir şeydi, bacakları kürdan gibi, o küçük bez bile büyük geliyor... “Nasıl olacak, bakabilecek miyim?” diye düşünüyorsun ama çok enteresan şekilde doğumdan sonra o annelik içgüdüsü geliyor insana.

Benim en büyük endişem emzirmeye yönelikti, ama sonrasında emzirmeyi çok sevdim! Hiç korktuğum gibi olmadı ve on dokuz ay büyük keyif alarak emzirdim.

ELİSA'NIN İSMİNİN BİR HİKAYESİ VAR MI?

Nick Cave ve Kylie Minogue’un söylediği “Where The Wild Roses Grow” şarkısının içinde geçen Elisa Day ismini çok sevmiştim. 'Kızım olursa Elisa koyacağım' diye söylemiştim Levent’e, çok öncesinden. O da çok sevmişti. Elisa, cennetin kapısında bekleyen melek demek. Güzin de seçkin, seçilmiş anlamına geliyor. Levent'in annesinin ismi. Elisa Levent'in annesinin ölüm yıl dönümünden iki gün sonra doğdu, bu da bizim için bir başka işaretti. Sonuçta Elisa Güzin oldu.

ELİSA’NIN İLERİDE NASIL BİRİ OLMASINI ARZU EDERSİNİZ?

Mutlu! Hayallerin peşinden koşan, değer yargıları olan, kendini ifade edebilen ve özgür hisseden bir kız olmasını dilerim.

Biz onu doğru yetiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz ama bence onlar zaten bu dünyaya dopdolu geliyorlar. Daha ilk bakışlarından, davranışlarından belli olmaya başlıyor karakterleri. Biz ebeveynler olarak onların içinde var olanları şekillendiriyoruz sadece.

ANNE OLDUKTAN SONRA KENDİNİZDE NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLER GÖZLEMLEDİNİZ?

Daha güçlü oldum öncelikle. Eskiden çok çabuk karar veren ve bu kararları uygulayan biriydim. Şimdi kararlarımın sonuçlarını daha çok hesaplıyorum, ölçüp biçiyorum. Durup beklemeyi ve bir adım ötesini düşünmeyi öğrendim anne olduktan sonra. Daha planlı ve daha sakin bir insan oldum. Bir de dağınıklık içerisinde de mutlu olabileceğimi öğrendim, bu benim gibi düzene önem veren biri için büyük bir değişim oldu.

ELİSA NASIL BİR BEBEKTİ?

Elisa çok huzurlu, ama asla uyumayan bir bebekti! Bir aralar o kadar uykusuzdum ki, insanların gözünün içine bakıyordum, 'ne olur bir saat uyumama izin verin' diye. Sürekli üzerimdeydi ve yatağa koyduğum an uyanıyordu. Ama en zor zamanlarda bile bana bakıp komik bir ses çıkardığında bile tüm yorgunluğumu, hatta kendimle ve dünyayla ilgili her şeyi unutuyordum. Bugün olsa her zorluğuyla yine baştan yaşarım Elisa'nın bebekliğini.

ANNELİKLE İLGİLİ EN ZORLANDIĞINIZ KONU NE OLDU?

Pek çok anne aynısını söyleyecektir sanırım. Bebekliğinde uykusuzluk çok zorlamıştı. Şu an ise en zorlandığım konu yoğun çalıştığımda özlemek.

HEM DUYGUSAL OLARAK HEM FİZİKSEL OLARAK ÇOK ZORLAYICI DİNAMİKLERİ OLAN BİR MESLEĞİNİZ VAR. ANNE OLDUKTAN SONRA İŞ İLE OLAN DENGENİZİ NASIL BULDUNUZ?

Bu dengeyi hala tam olarak bulduğumu söyleyemem çünkü kızımı özlüyorum ve o özlemle nasıl başa çıkmam gerektiğini hala çözebilmiş değilim. Bu yaz her anında yanında olmak istedim, dip dibeydik resmen. Çünkü bir sene önce işe geri döndüğümden beri bir şeyleri kaçırdığım hissini atamamıştım üstümden, o kayıp zamanı telafi etme hissini halen yaşıyorum.

HER ANNENİN ÇOCUĞUYLA SIRADAN YAPTIĞI AKTİVİTELER BİLE SİZİN İÇİN ÇOK ZOR OLABİLİR. GÖZ ÖNÜNDE BİRİ OLARAK ÇOCUĞUNUZU YETİŞTİRİRKEN NELERE DİKKAT EDİYORSUNUZ?

Elisa’yla birlikteyken göz önünde olmamaya dikkat ediyorum. Genelde daha sakin yerlerde vakit geçirmeyi tercih ediyoruz. Görüp yanıma gelmek isteyenlerin sevgisi ve heyecanı o kadar saf ki onları her zaman sevgiyle karşılamak istiyorum. Ama herkes gibi benim de çocuğumla geçirdiğim zor günlerim olabiliyor, benim de kötü anlarım olabiliyor, o zamanlar daha zorlayıcı elbette.

İŞİNİZE NE KADAR ARA VERDİNİZ? O SÜREÇ SİZİN İÇİN NASILDI?

İki sene kariyerime ara verdim ve Elisa ile vakit geçirdim. Fi ile geri döndüm tekrar oyunculuğa. Levent o süreçte zaten çok yoğun bir tempoda çalışıyordu, onun yoğunluğunu dengelemek için bu sürede gelen tekliflere sıcak bakmadım. Bu ikili bir durum, bir yandan işinize geri dönmek istiyorsunuz, diğer yandan da çocuğunuzun hiçbir anını kaçırmak istemiyorsunuz.

İŞE DÖNÜŞ SÜRECİNİZ NASILDI?

Bir anda, sürekli beraber olduğumuz bir düzenden, çok yoğun bir tempoda çalışıp kızımı çok az görebildiğim bir düzene geçtik. Set, doğası gereği düzenli bir yapıda değil. Özellikle bekleme sürelerini ve uzun çalışma saatlerini düşününce. Bazen, sette beklediğim zamanları, yarım saat bile olsa, eve dönüp kızımla geçirmek istediğim oluyordu.

ANNELİK SİZE NE İFADE EDİYOR?

Annelik delilik! Hiçbir beklentin olmadan birine her şeyinle bağımlı olmak. Ve beraberinde getirdiği korku, her daim hissettiğin ve sanki gittikçe artan yetersizlik duygusu...

EBEVEYNLİĞE BİR YAKLAŞIM TARZINIZ VAR MI?

Elisa'nın bir birey olduğunu unutmadan, onun karakterini yönlendirecek, hayatını şekillendirecek duvarlar örmekten kaçınarak, özgürlük alanlarına saygı göstermeye gayret ettiğim, kendi fikirlerimi empoze etmek yerine onun isteklerine alan tanıdığım bir ebeveynlik yaklaşımı benimsiyorum. Bebekken bebekliğini, çocukken çocukluğunu, ergenken de ergenliğini yaşayabilmesi benim için çok değerli. Her anının çok kıymetli olduğunu öğrenmesini isterim.

Ayrıca doğumdan itibaren bebek ebeveynlerini çok iyi yönlendiriyor. Onu dinlerseniz ve dikkatli gözlemlerseniz, ne istediğini ve tepkilerini öğreniyor, onun liderliğinde ilerliyorsunuz. Biz de Elisa'nın liderliğinde ilerlediğimiz, sistemlere bağlı kalmadan kendi yolumuzu çizdiğimiz bir ebeveynlik yolundayız.

KALABALIK BİR AİLENİZ VAR, BERABER ÇOK VAKİT GEÇİRİYORSUNUZ. BU KALABALIK AİLE İÇİNDE BÜYÜMEK, ANNENİZ, ABLALARINIZ SİZİN ANNELİĞİNİZİ NASIL ŞEKİLLENDİRDİ?

Çok olumlu yönde etkiledi diyebilirim. Benden sonra doğan bir kardeşimin olması beni kuşkusuz daha anaç bir insan yaptı. Annemin ona bakımını görerek büyümüş olmak ister istemez çok şey öğretti bana. Annem evhamlı bir kadın, beş çocukla evhamlı olmak bence son derece olağan! Bir süre çocuklarını tek başına büyütmüş, çok güçlü bir kadın. Ben hep 'Annem gibi güçlü olacağım, çocuğumu sarıp sarmalayacağım, ama evhamlı bir anne olmayacağım' derdim. Elisa çok haraketli bir çocuk. Kafamı bir saniye çevirsem bir yerin tepesinde buluyorum onu. Ama kendime verdiğim sözü tutmaya çalışıyorum. Onun özgürlüğünü kısıtlamadan, endişelerimi yansıtmadan, sadece etrafında olarak ona eşlik etmeye çalışıyorum mesela.

SİZE GÖRE ANNE OLMANIN EN HEYECAN VERİCİ YANI NEDİR?

Dünyaya bir canlı getiriyorsun, senden bir parça çıkıyor, onun büyüdüğünü, evrildiğini görüyorsun. Çiçek açıyor ve kök salıyor sanki gözlerinin önünde. İlk yürümeye başladıklarında bebekler yere öyle sağlam basılıyorlar ki, sıkı sıkı... Bunu hiç kaybetmemesini, ayaklarının yere hep sapasağlam basmasını istiyorum Elisa'nın.

ELİSA'YA NE ÖĞRETMEK İSTERDİNİZ?

Benim öğrettiklerimle değil, kendi öğrendikleriyle keşfederek özgürce yaşamayı öğrenmesini.

BU EVİN HİKAYESİNDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

Elisa doğa tutkunu bir çocuk. Biz de öyleyiz. Yelkeni çok seviyorduk ve tatillerimizde hep denizde oluyorduk. Bir gün Purdue'yi keşfettik, bizim için çok özel bir yer oldu sonrasında. Levent evlenme teklifini burada yaptı, sonrasında Elisa'ya hamileliğimin ilk üç ayını burada geçirdim. Burası bizim için doğasıyla, atmosferiyle bambaşka bir yer. Kendimizi burada çok iyi hissediyoruz zaman yavaşlıyor.

Burada uzun süre kalmak istedik, sonra bu evi bulduk. İlk zamanlar, evimize giden bir yol yoktu, sadece toprak bir tırmanış yoluyla eve ulaşılıyordu. Buraya nasıl geleceğiz, nasıl gideceğiz diye düşünüyorduk. Sonrasında evi bu mevcut haline getirmek için çok emek verdik. İleride de hayatımızın merkezi bu ev olsun istiyoruz ve buna yönelik planladık evimizin tüm düzenini.

NE KADAR ZAMANINIZ BURADA GEÇİYOR?

Aslında her fırsatta buraya geliyoruz. Ben normalde hava ısınır ısınmaz geliyorum ve yerleşiyorum. Levent iş yoğunluğuna göre sıklıkla geliyor. Hedefimiz İstanbul'dan uzaklaşıp Elisa'yı Fethiye’de büyütmek. O zaten buraya resmen aşık, gelmek için can atıyor. Burada hiçbir şeye ihtiyacı yok, sadece doğa! Bir de hayvan dostları var; yukarıda buzağılar, aşağıda Bahar köpeğimiz... İstanbul, özellikle buraya bir süre alıştıktan sonra, girdap gibi geliyor, çok kaotik. Ruhum sıkışıyor.

FARALYA’DA BİR GÜNÜNÜZ NASIL GEÇİYOR?

Elisa benden önce uyanıp beni uyandırıyor ve sonra beraber odasına gitmemizi istiyor. Odasında oyun oynuyor, kitap okuyor, resim yapıyoruz. Faralya'da özellikle, beraber taş boyama yapmayı çok seviyoruz. Denizden topladığımız taşları boyuyoruz. Vaktimiz sürekli oyun ve farklı aktiviteler yaparak geçiyor beraber. Bir de sürekli ya aşağı köpekleri ya da yukarı buzağıları görmeye gidiyoruz. Burada saatlerin, günün nasıl geçtiğini hiç anlamıyoruz.

DAHA ÇOK VAKTİNİZ OLSA KENDİNİZ İÇİN NELER YAPARDINIZ?

Daha çok seyahat ederdim, yeni yerler keşfetmek isterdim.

ELİSA İLE ÇOK SIK SEYAHAT EDİYOR MUSUNUZ?

Olabildiğince her yere götürüyorum onu da. Benimle, bizimle olduğu müddetçe çok mutlu çünkü. Çocuklar için hiçbir şey olmayan bir yere gitsek bile, Elisa orada mutlu olacak, oyalanacak bir şey her zaman bulur. Kendine eğlence yaratabilen bir çocuk, dolayısıyla bizimle her yere bizimle gelip keyif alabiliyor.

ANNELİKLE İLGİLİ DENEYİMLEDİĞİNİZ EN İLGİNÇ ŞEY NEYDİ?

Ben Elisa bebekken, en zor anlarımızda hep onu kucağıma alıp onunla konuşur, ona “bizi” anlatırdım. “Biz seninle çok iyi bir takımız, biz seninle her şeyi başarırız, beraber her şeyin üstesinden gelebiliriz“ diye sürekli ona ve kendime telkinlerde bulunurdum. Birkaç ay önce ona bebekken söylediğim bu sözlerden birini fısıldadı bana; “Anne biz takımız, beraber her şeyin üstesinden gelebiliriz...”

Çok etkilendim, benim sözlerimi birebir hatırlayıp bana söylemesi inanılmazdı! Bebekken bile ona söylediğimiz şeyler onların hafızasında bir yerlerde kalıyor...

KISA KISA...

Tipik kahvaltım... Yumurta!

Başucunuzda her zaman bulunanlar... Elisa’nın tavşanı, bilgisayarım, kulaklığım ve kitabım

Topuklu mu düz mü... Düz

En son okuduğum kitap... En son bitirdiğim 'Madalyon’un İç Yüzü', ve dönüp dönüp sürekli okuduğum Charles Duhigg'in 'Alışkanlıkların Gücü'

İstanbul’da en sevdiğim mekan... Rumelihisarı Köprüaltı.

... olmadan yaşayamam. Kızım

En sevdiğim seyahat rotası... İskoçya ve Hindistan’ı çok merak ediyorum.

Beni mental olarak ayakta tutan... Her şeyin iyi olacağı düşüncesi

Üye ol, ilk alışverişte %10 indirim fırsatı kazan!

Tüm sitede geçerli ilk alışverişinizde kullanabileceğiniz %10 indirim kodu için üye olun!