GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Evinizde Waldorf Esintisi

Çocuk sahibi olduktan sonra adeta yepyeni bir evrene ışınlanıp, bize yabancı gelen pek çok kavramla karşılaşıyoruz. Waldorf nedir? Montessori kimdir? Reggio Emila ne işe yarar? Benzer sorular arasında bocalayanlar için Waldorf’u ince eledik sık dokuduk.

Çoğu anne, ebeveynliğin herhangi bir stil veya ekole birebir bağlı kalıp uygulama imkanı sunamayacak kadar karmaşık ve bireysel bir yolculuk olduğunu kabul edecektir. Belki de en doğrusu bunca bilgi ve kaynak arasında herhangi birine takılı kalmadan kendi aile dinamiğimize ve şartlarımıza uygun metotları dilediğimiz noktada devreye sokabilme özgürlüğümüzün olması. Waldorf da aslında pedagojik bir ekol. Fakat özünde tam da yukarıda savunduğumuz gibi bireyselliği ve doğallığı savunuyor. Belki de bu yüzden ailelerin evinde kolayca uygulayabileceği birkaç yöntemden bahsetmek mümkün.

TARİHÇE

Waldorf pedagojisinin temelleri 1919’da, Almanya’da Rudolf Steiner tarafından atılıyor. Steiner, Birinci Dünya Savaşı sonrası tekrar benzer bir felaket yaşanmaması için yeni bir insan yaratılması fikriyle yola çıkıyor. Steiner, çok yönlü bir insan. Filozof, edebiyat eleştirmeni, oyun yazarı, eğitmen, mimar ve ezoterisist olan Steiner, aynı zamanda antroposofi isimli bir felsefi akımın da kurucusu. Kısaca ruhani olayları bilimsellikle açıklamaya çalışan antrosopofiye Waldorf’un özlerinde de rastlanıyor.

TEMEL İLKELER

Waldorf çocukları entelektüel, fiziksel, davranışsal, duygusal, sosyal ve ruhsal olarak beslemeye dayalı bütüncül bir eğitim sistemini savunuyor. Bu sistem de sanata, yaratıcılığa, yapılandırılmamış oyuna, doğa içinde deneyerek öğrenmeye odaklanıyor. Temel ilkesi, çocuklara bir şeyleri zorla öğretmek yerine onların varolan yeteneklerini ortaya çıkarmak. Her çocuğa özel bir yol benimseyerek özgüveni, benlik bilincini ve özgür iradeyi geliştirmek. Waldorf sistemine göre, hiçbir çimen çekilerek uzatılamaz…

Çocuk gelişimini yedi yıllık safhalarla üç temel aşamaya ayıran Waldorf’ta her şeyin taklit ve oyunla öğrenildiği ilk çocukluk yıllarında aktif yaratıcılık ve hayal gücüne dayalı serbest oyunlar ön plana çıkıyor.

İlk ve ortaokul dönemi, çocukların onları çevreleyen dünyayı anlamasının önünü açmak için sanatsal gelişime odaklanıyor.

Lise döneminde ise gözlemleme, yansıtma ve deneysel bilimsel yaklaşımla çocukların eleştirel düşünceye sahip olması hedefleniyor. Waldorf’ta standart sınav ve rekabete dayalı not sistemi, cezaya dayalı disiplin sistemi yok.

WALDORF OKULLARI

Mimari olarak okul yapısının doğayla iç içe olması gerekiyor. Sınıf ortamının da ev ortamına yakın bir düzende olması tercih ediliyor. Öyle ki öğretmenin kürsüsü yok, tüm sınıf bir masa etrafında toplanıyor. Waldorf okulları yurt dışında genellikle bağımsız oluşumlarla hayata geçiyor. Tüm dünyada Waldorf’u benimseyen 1000’i aşkın okul, 2000’e yakın okul öncesi kurum var.

Waldorf pedagojisi bizim için ise epey yeni sayılabilecek bir yaklaşım. Türkiye’de bu eğitim felsefesini veli girişimleri ve bağımsız inisiyatifler öncülüğünde kurulan okul öncesi kurumlar yaşatıyor. Kuzguncuk’taki Nisan İmece, Caddebostan’daki Momo Anaokulu, Akaretler’deki Her Çocuk Bir Evren Waldorf pedagojisinden esinlenen okul öncesi kurumlar. Alanya’daki Waldorf Alanya ise okul öncesinden üniversite çağına kadar eğitim veriyor.

EVDE WALDORF

Waldorf'u en basit haliyle evlerimizde uygulamak için birkaç öneri:

Teknolojiyi limitlemek: Teknolojinin yaratıcılığı ve merakı olumsuz etkilediği düşünüldüğünden teknolojik aletlerin kullanımı oldukça kısıtlı. Waldorf felsefesini uygulamaya evde teknolojiyi limitleyerek başlayabilirsiniz.

Masal, hikaye anlatmak: Mitoloji, efsaneler, halk masalları, peri masalları, fabllar Waldorf’ta önemli yer tutuyor. Bunun sebebi hem hayal gücünü canlandırmak hem de çocuklara farklı kültürleri öğretmek.

Açık havada bol vakit geçirmek: Çocukların açık havada, serbest oyun oynamaları Waldorf için çok önemli. Dışarı çıkmanın mümkün olmadığı zamanlar için taş, kozalak, yaprak, ağaç dalı gibi materyaller toplayarak ‘doğa kutusu’ hazırlayabilirsiniz. Bunlar sadece doğa kavramını pekiştirmek için değil; çocukların hayal gücüyle her türlü oyuna zemin hazırlayacak basit materyal görevi de görecektir. Taşlar uçak, sopalar insan, kozalaklar pekala ev olabilir...

Plastik oyuncaklar yerine ahşap ve doğal malzemeli oyuncaklara yönelmek: Plastik oyuncakları ortalıktan kaldırıp ahşap oyuncaklar ve doğal kumaşlarla hazırlanan bebekler gibi basit materyallere yer verebilirsiniz. Bitmiş ve her şeyiyle tamam olan oyuncaklardansa sade, doğal ve basit materyalleri evinize sokabilirsiniz. Örneğin Waldorf bebekleri ifadesizdir; çocuk ona dilediği ifadeyi kazandırabilir.

El işi aktivitelerine yönlendirecek basit materyalleri hazır bulundurmak: Sanat aktiviteleri, örgü, dikiş gibi el işi aktiviteleri Waldorf’un olmazsa olmazı. Balmumu, yün, sadece birkaç renk pastel boya, sulu boya gibi çocukların el hünerlerini geliştirebilecekleri materyalleri hazır bulundurabilirsiniz.

Çocukları ev işine dahil etmek: Çocukların yer süpürmek, toz almak, çamaşır toplamak gibi gündelik aktivitelere katılımı Waldorf’ta teşvik ediliyor. Bir anne daha ne ister?

ELEŞTİRİLER

Türkiye’de Waldorf pedagojisi yeni yeni popülarite kazanırken yurt dışında okulları uzun süredir faaliyette. Haliyle birtakım eleştiriler de dillendiriliyor. Bu eleştiriler genellikle okul öncesine değil, sonraki yıllara yönelik. Waldorf’a yapılan en önemli eleştirilerden biri, her çocuğun farklı olduğu düşüncesinden yola çıkarak bireysel becerilere yönelme ilkesi sonucu bu okullara giden çocukların matematik, okuma-yazma gibi temel beceriler açıdan yaşıtlarından geri kalmaları. Eğitimlerine Waldorf’ta başlayan öğrencilerin devam edecekleri okulların klasik yaklaşımı benimsemesi durumunda uyumsuzluk yaşadıkları da ifade ediliyor. Uzun yıllar aynı öğretmenle devam edilmesi ilkesinin bağlılıktan öte bağımlılık benzeri bir hal oluşturduğuna yönelik eleştiriler de mevcut. Ayrıca bir dipnot olarak Waldorf’un kurucusu Rudolf Steiner’ın kitapları ve söylemleri nedeniyle özellikle Almanya’da ırkçılıkla itham edildiğini belirtelim. Öyle ki yurt dışındaki okulların bazılarında eğitimde dini öğeler ön plana çıkıyor.