GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Çocuklarda Cinsellik Eğitimi Neden Önemli?

Küçük bireylerin zihinleri tahmin ettiğimizden çok daha fazla yaratıcı fikirle ve en önemlisi de dünyayı kavrayabilmek için soruyla dolu. Ebeveynler ise o soruların en direkt muhatabı. Tabii bazen verilen cevaplar yeterli gelmiyor, varoluşlarını anlamlandırmak daha fazla soru işaretini beraberinde getiriyor. Ve işte bu noktada ‘doğru iletişim’ kavramı devreye giriyor. Rutin hayata entegre edilen, sağlıklı bir cinsellik eğitimi için aklımızı kurcalayan beş soruyu Seksolog, Cinsellik Eğitmeni ve Danışmanı, Kapsamlı Cinsellik Eğitimi Serisi Kitaplarının Yazarı Rayka Kumru’ya yönelttik.

ÇOCUKLARDA CİNSELLİK EĞİTİMİNİN BİR YAŞI VAR MI?

Cinsellik eğitimi bebeklik ve çocukluk döneminde aslında eğitimden ziyade bir iletişim biçimi olarak benimsendiği zaman çok daha etkili oluyor. Zaten en ideali bu. Verilen tepkiler, çocukla iletişim biçimi, sorulan soruların yanıtlanması, çocuğun bedensel sınırlarına ve haklarına saygı gösterilmesi cinsellik eğitimini kapsamlı ve sürüdürebilir kılar. Dolayısıyla bunun spesifik bir yaşı yoktur; doğumdan itibaren bu iletişim kurulabilir. Cinselliğe dair iletişimlerde olumsuz mesajlardan, beden ayıplaması, korkutma taktiklerinden uzak bir yol izlendiği zaman, çocuk ve gençler cinselliği çok daha gerçekçi ve olumlu şekliyle algılayabiliyor. Burada ‘olumlu’dan kasıt, teşvik değil. Çocuklarla kurulan iletişimden daha da öncelikli olan, ebeveynlerin ve çocuk yetiştiren kişilerin kendi değerleri, önyargıları ve tutumlarını gözden geçirmeleri. Cinselliğe dair önyargılarımız ve değerlerimiz çoğunlukla bir olay ile beraber gündeme gelebiliyor; örneğin bir çocuk çıplak dolaştığında, mayo giymek istemediğinde, cinsel organına dokunduğunda… Değerler ve tutumlara eğilmediğimizde, verdiğimiz cevaplar, reaksiyonlar ve mesajlar bize aktarılan şekliyle otomatik olarak çıkabiliyor. ‘Çıplak dolaşma ne kadar da ayıp’- Çıplaklıkla ilgili düşüncem gerçekten bu mu? Çıplaklık gerçekten ayıp mı? Bu durumda çocuğa, bedenini olumsuzlaştırmadan, giyinmesi gerektiğini nasıl ifade edebilirim? Her iletişim gibi, bu da zamanla geliştirilebilir, gelişebilir ve dönüştürülebilir. Bu iletişim modeli ‘seks-pozitiflik’ olarak biliniyor. Seks-pozitiflik sosyal ve felsefi bir akım olarak başlıyor. Bu anlayışta, cinselliği ve kapsadığı konuları ahlak, ayıplık gibi kavramları temel alarak değil, sağlık ve hak temelli ele alıyor. Bir örnek vermem gerekirse, çocuklara sadece bedenlerini korumaları gerektiğinin öğretilmesi esasında çok seks-negatif bir yaklaşım çünkü bedeni sadece potansiyel olumsuzluklarla özdeşleştiriyor ve çocuklara kapsamlı bir bilgi vermiyor. Öte yandan, çocuklara organların doğru isimlerinin öğretilmesi, özel bölgelerin tanımlanması, bedenin çok güzel ve çeşitli olabileceğinin aktarılması ve sonrasında özel bölgeler dair kuralların, onları korkutmadan, güçlendirecek şekilde anlatılması, seks-pozitif bir yaklaşımdır.

SİZE GÖRE HANGİ YAŞTA, HANGİ KONULARDAN BAHSETMEK DOĞRU?

Kapsamlı cinsellik eğitimi sisteminde birçok konu daha önce bahsettiğim bir iletişim biçimine entegre olduğunda aslında her konunun temeli atılmış oluyor. Örneğin özel bölgelerin, bedensel hakların tanımlanması ilerleyen yaşlarda onay kavramının daha net anlaşılmasına destek oluyor. Organlara doğru isimlerle hitap etmek, çocuklara dokunmadan, sarılmadan, sıkıştırmadan onlardan izin almak, kapıları açık dahi olsa kirişi tıklamak, istemedikleri insanlarla temasta bulunmaları için zorlamamak, sordukları soru ne olursa olsun cevaplamak her yaşta her koşulda yapılabilir. Spesifik bir yaşla şartlama yerine ‘başına gelmeden önce anlat/konuş’ ilkesini benimsemek önemli. Öyle ki ergenlikten bahsetmek için ergenliği, korunmadan bahsetmek için ilk cinsel ilişkisini beklemek çok geçtir.

ÇOCUKLARIN "BEBEKLER NEREDEN GELİR?" YA DA "BEN NASIL OLDUM?" GİBİ SORULARINA NASIL YANIT VERMELİYİZ?

Çocuklar üç-dört yaşlarında bu soruyu, yetişkinlerin sandığı gibi sekse dair merakla sormazlar. Konu, özellikle o yaşlarda, varoluşla ilgilidir. O nedenle çocuklara gerçek olmayan bilgiler vermemek gerekir. ‘Seni leylekler getirdi’, ‘seni bulduk’, ‘seni evren bize gönderdi’ gibi yanlış ya da net olmayan bilgiler çocukların kafasını daha da çok karıştırır. İkinci önemli nokta da metafor kullanılmadan anlatılması. Yani ‘karnımda büyüdün sonra baban anahtarla orayı açtı seni çıkardı’ gibi bir açıklama yetersiz ve hatalı olduğu gibi, çocuğun aklında gerçekten bir anahtar ile açılan karın da canlanabilir. Bu hikayeyi duyup göbek deliğine anahtar sokan çocuk biliyorum! İki-dört yaşlarına geldiğinde, ‘Kadınlarda ve erkeklerde minik yumurta hücreleri vardır; bu hücrecikler iki yetişkin çocuk sahibi olmak istediğinde birleşebilir. O zaman da çocuklar oluşur’ şeklinde anlatılabilir. Bu açıklama çoğunlukla bu yaş grubu için yeterlidir. Yetmediği ve daha çok sorular sorulduğunda (‘Peki onlar nasıl birleşir?’ gibi); ‘Çocuk yapmak için yapılan özel bir davranış vardır. Yetişkin olunca çok güvendiğin, saygı duyduğun ve beraber aile kurmak istediğin biri ile bu davranışı gerçekleştirirsin ve bu sayede o yumurtalar birleşir’ şeklinde açıklanabilir. Çocuk daha da ötesini merak edip ‘Ama tam olarak nasıl?’ diye sorduğunda şöyle denebilir: ‘Bu özel davranış, özel bölgelerin birleşmesiyle olur. Bunu da sadece yetişkinler diğer yetişkinlerle yapabilir’ (Burada ebeveynler dilerse, sadece evli kişilerin yapabileceğini söyleyebilir ama her ailenin koşulu evlilik olmak zorunda değildir). Bu yaşlarda ve ideal olarak konu konuşulmadan önce çocuklara cinsel organların doğru isimlerinin söylenmesi, özel bölgelerin tanımlanması süreci kolaylaştıracaktır.

ÇOCUKLAR BÜYÜDÜKÇE BİRBİRLERİNDEKİ FARKLILIKLARIN İYİCE FARKINA VARIYORLAR. KIZ-ERKEK CİNSEL ORGANLARINDAN ÇOCUKLARA NE ZAMAN VE NASIL BAHSETMELİYİZ?

Cinsel organlar bedenin çok olağan bir parçasıdır; bu nedenle çocuklar iki-üç yaşlarında cinsiyetler arasındaki farklılıkların muhakemesini yaptıkları dönemde bazen soru sorabilirler. ‘Bende neden pipi var da onda yok?’ gibi söylemlerde bulunabilirler Burada ‘sende pipi var onda yok’ ya da ‘sende kız pipisi var’ demek yerine, cinsiyetlere göre organların farklı olduğu anlatılmalı. ‘Herkeste cinsel organ vardır. Oğlanlarınkine penis, kızlarınkine de vulva denir’ gibi bir açıklama gayet yeterli olacaktır.

ÇOCUKLARA ÖZEL BÖLGELERİNİ KORUMALARINI NE ZAMAN ÖĞRETEBİLİRİZ? BU KONUDA NASIL İLERLEMELİYİZ?

Penis, testis, vulva, memeler ve ağız özel bölgeleri oluşturur. Bu bölgelere özel denmesinin sebebi ebeveynler ya da birincil bakım sağlayan ve doktor dışındaki kişiler tarafından çocukluk döneminde dokunulmayan bölgeler olmalarıdır. Aynı zamanda dokunulduğunda güzel hissettirebilir, bu da onları özel yapar. Bir çocuğun özel bölgesine dokunması ayıp olmamakla birlikte, çocuklukta sadece kişinin kendi kendi yapabileceği bir şeydir. Burada özellikle cinsel organları ‘ayıp’ ya da ‘yasak’ gibi kavramlarla özdeşleştirmek ve sadece korunması gereken bölgeler olduğunu vurgulamak yerine, çocuğu güçlendirecek, kendi ve başkalarının haklarını anlayabileceği şekilde açıklanması önemlidir. Çünkü beden aynı zamanda çok olumlu hislere de vesile olabilir. Tüm bu konular çocuğa tek seferde ya da birkaç kez anlatmakla değil; rutin hayatın içine entegre edildiği durumlarda daha net ve pratik anlamda anlaşılır. Bu da doğumdan itibaren aslında davranışlar ve kullanılan sözcüklerle aktarılmaya başlanabilir.