GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Buse Terim Bahçekapılı ve Nil & Naz

İki çocuk annesi, girişimci Buse Terim Bahçekapılı'yı henüz tanımadan sevmek için çok sebep var, - cana yakın duruşu ve her daim ekranın diğer ucuna yansıyan müthiş enerjisinden başlamak yanlış olmaz. 'Blogger' ve 'influencer' kavramlarını çok uzun süre önce başarılı bir iş modeline dönüştürebilen Buse'nin kariyeri bu yolda ilerlemek isteyen birçok kişiye ilham olacak nitelikte. Fashion Institute of New York’dan mezun olduktan sonra İstanbul’a dönen ve çok genç yaşta kendi işini kurmaya karar veren Buse, aslında o zaman çok yabancısı olduğumuz bir alanda ilerlemeyi seçmiş. Moda bloglarının yeni açılmaya başladığı bu dönemde kendi alanında öncü isimlerden biri olmasının sırrı şüphesiz çok çalışarak güncel kalmayı başarması ve elbette onu bu kadar sevilen bir isim yapan samimiyeti ve hayata olan yaklaşımı. Çocuk sahibi olduktan sonra anneliğinin işine yön vermesine müsaade ettiğini söyleyen Buse'nin çocuklarla ilgili bir şey yapma isteğiyle kurduğu “Baby on the Go” markası ise bugün Saks Fifth Avenue ve Maisonette gibi dünyaca ünlü mağazalarda satılan bir marka.

Genç yaşta elde ettiği başarıların yanı sıra yine genç yaşında 18 ay arayla anne olan Buse'nin kızları Nil ve Naz ile ilişkisine tanık olmak insana dünyada iyi giden bir şeyler olduğuna dair tuhaf bir güven hissi veriyor. Buse'nin sosyal medya hesabından paylaştıkları aslında onun en ham ve gerçek halini en güzel şekilde yansıtıyor; iyisi ve kötüsüyle kucakladığı annelik yolculuğunu, çocuklarının her anını doyasıya yaşamak için gösterdiği çabayı ve sevdiği işi yapmanın, üretmenin verdiği mutluluğu...

Buse, Nil ve Naz üçlüsü harika bir takım. Birbirine bağlı, birbirinden güç alan, eğlenceli ve sevgi dolu bir takım. Bu hikayeyi okumak ve fotoğraflara bakmak eminiz size de bu takımın sihirli enerjisini fazlasıyla hissettirecek.

EBEVEYN OLMAYA NASIL KARAR VERDİNİZ? PLANLAYARAK MI ÇOCUK SAHİBİ OLDUNUZ?

Evliliğimizin ikinci yılına girdikten sonra bebek sahibi olmayı planlamaya başladık. Eşim de ben de çocukları çok seviyoruz ve bu planımızı da ertelemek istemedik. İkimiz de tek çocuk değiliz o yüzden Nil'e kardeş istediğimizi de biliyorduk. Ama Naz bizim planlarımızdan önce geldi. İyi ki de öyle oldu. Kızlarımın arasında yaş farkının az olması beni ayrıca mutlu ediyor.

HAMİLELİKLERİNİZ NASIL GEÇTİ? YAŞADIĞINIZ İKİ HAMİLELİK SÜRECİ BİRBİRİNDEN FARKLI MIYDI?

Genel olarak ilk üç aydaki mide bulantılarını saymazsak, sağlıklı, mutlu ve huzurlu hamilelik süreçleriydi. Hissetiklerim açısından ise elbette birbirinden çok farklıydı. Nil'e hamileyken ne yaşayacağımı, ne hissedeceğimi bilmiyordum, hayatımın ne kadar değişeceğinden habersizdim. Bir de ilk hamileliğimde doğal olarak hiçbir tecrübe sahibi değildim. Ufak detaylarda bile panik olabiliyordum. İkinci hamileliğim ise, iki hamileliğim arasında çok da ara olmaması sebebiyle, çok daha rahat geçti diyebilirim. Her şeye hazırlıklı ve daha bilgili bir hamilelik süreci geçirdim.

HAMİLELİĞİNİZ BOYUNCA DOĞUMA KENDİNİZİ NASIL HAZIRLADINIZ?

Beslenmeme doktorumun önerileri doğrultusunda olabildiğince dikkat etmeye gayret gösterdim. Bol bol balık yedim. Günlük hayatımda hep hareketli olmaya alışığım ve hamileliklerimde de gün içindeki hareketimi azaltmamaya çalıştım, işime gitmeye, çalışmaya aynen devam ettim. Bolca kitap okudum. Bizi neler bekliyor, yeni doğan süreci, emzirme gibi konularda olabildiğince kendimi geliştirmeye çalıştım. Kurslara katıldım. Tabii günün sonunda anne olduktan sonra teoride bildiklerini bile uygulayamıyorsun, öğrendiğini düşündüğün ve okuduğun her şeyi bir anda unutuveriyorsun.

NİL VE NAZ'IN İSİMLERİNİN HİKAYESİNİ ÖĞRENEBİLİR MİYİZ?

Eşim Volkan ile birlikte bir akşam evde otururken televizyonda voleybol milli takım kızlarının maçına denk geldik. Orada Nil ismini duyunca “Nil olsun mu”? dedik ve o anda Nil koymaya karar verdik. Naz ismini de ben çok seviyordum. 'Nil' ve 'Naz'ın uyumu ise kulağımıza çok hoş geldi.

NİL'İN DOĞDUĞU GÜNÜ ANLATIR MISINIZ? İLK DOĞUM DENEYİMİNİZE BUGÜN DÖNÜP BAKTIĞINIZDA NELER HİSSEDİYORSUNUZ?

Nil doğduğu gün bütün duyguları bir arada yaşadım diyebilirim. Korku, heyecan, endişe, mutluluk, sevinç... Hem doğuma girmeden, hem doğum sırasında çok ağladım. Koynuma ilk verdikleri an ise anlatılması zor ve adını koyamadığım bir duyguydu hissettiğim. Karnımdan ilk çıktığı an her bebek gibi ağlıyordu ama göğsüme verdiklerinde rahatladığı ve sakinleştiği o anı hiç unutamıyorum. Mucizenin ne demek olduğunu anlıyorsun o anda. Senden bir parça sanki ve seni tanıyor. Aranızda başlayacak olan o güçlü bağın ilk tohumunu o saniye orada atıyorsun. İlk emzirme de inanılmaz bir duygu, hiç unutmayacağım anlar... Dış dünyaya tamamen kapalısın, bebeğin gözünün içine bakıyor, seninle susuyor, seninle sakinleşiyor, seninle doyuyor. Bu mucizeye tanık olmak müthiş bir şey.

NAZ'IN DOĞUMUNA DAİR NELER HATIRLIYORSUNUZ? İKİNCİ KEZ ANNE OLMAK İLKİNE GÖRE NE AÇILARDAN FARKLIYDI?

Daha tecrübeli olmak ve sürecin nasıl geçeceğini bilmek ilkine göre daha sakin olmamı sağladı. Ama o duyguları hiç yaşamamış gibi yine çok heyecanlandım ve yine çok ağladım. Bildiğim her şeyi unuttum aslında. Sil baştan anne oldum. Naz’a doğuma giderken aklımın ve kalbimin bir köşesinde Nil vardı bir de, ilk doğumuma göre en büyük fark buydu. O ne tepki verecek, ne yapacak bir yandan da sürekli olarak onu düşünüyordum. Naz’ın doğumu Nil’e göre daha zor geçti. Epidural takılırken sorun çıktı, sonra dikişimi kapatmaları çok uzun sürdü. Biraz daha stresli bir doğum süreciydi. Ama sonunda kucağıma aldığımda yaşadığım her şeyi unuttum. Naz bize doğduğu andan itibaren bambaşka bir huzur getirdi.

NAZ'IN DOĞUMUNDAN SONRAKİ SÜRECİ ANLATIR MISINIZ? İKİ ÇOCUKLU HAYATA ADAPTASYON NASILDI?

İlk çocuktaki acemilik, korkular ve endişeler yoktu. Bebek bakımı konusunda daha tecrübeliydim ama tamamen tecrübesiz olduğum bir konu, iki çocuklu hayattı. Naz'ın doğumundan sonra beni zorlayan şey o oldu. Naz doğduğunda Nil tam 18 aylıktı. Yeni ayaklanmaya başlamış, hareketlenmişti ve bana hala çok ihtiyacı vardı. Naz kucağımda, ama ben hala sürekli Nil'i düşünüyordum. İnanılmaz bir kalp ağrısı. Ne yaparsan yap eksik yaptığını hissediyorsun. Bir yandan tüm yaralarım ve acımla Naz’ı emziriyor, bir yandan da Nil’in o hareketli anlarına yetişmeye çalışıyordum. Günlerce oturarak uyudum, çok kısa bir ara ile sezaryen olmak oldukça acılıymış. Nil’i doğurduğum hafta eşimle bir saatliğine yemeğe gidip gelebilmiştim mesela, ama Naz’da öyle olmadı. Çok ağır ağrı kesiciler içmek zorunda kaldım ve tüm günümü uyuşuk şekilde geçirdiğim oluyordu. Çoğu zaman konuşulanları anlamıyordum, hatta halüsinasyonlar görüyordum. Nil’in yeni doğan döneminde o uyurken uyumak gibi bir lüksüm vardı. Naz doğduktan sonra bu da pek mümkün olmadı. İki çocuklu hayata adaptasyon kolay oldu dersem yalan söylemiş olurum. Zamanla oturdu her şey. Ama gerçekten yorucuydu. İkisine de yetişmem lazım düşüncesi müthiş bir vicdan azabı. Şimdi anlıyorum ki ikisine de tamamen eşit şekilde yetişmem mümkün değil.

TEK ÇOCUKTAN İKİ ÇOCUĞA GEÇMENİN EN ZOR YANI NEYDİ?

Her şeye iki insan gücü ile yetişmeye çalışmak bence. İkiye bölünüyorsun gerçekten, çünkü ikisinin de ihtiyaçları birbirinden çok farklı. Birini beslemek, diğeriyle oynamaya çalışmak, her ikisine özel ve kaliteli vakit ayırmak, bir yandan kendini toparlamaya çalışmak... Şimdi bile düşündüğümde zorlandığım anlar zihnimde çok net canlanıyor. Tabii ki eşim, annem, ablam, kayınvalidem, kısacası tüm ailem yanımdaydı. Ama günün sonunda her ikisinin ihtiyacı da anne olunca, vicdanımın sesi hiç susmuyordu ve bu beni psikolojik olarak çok zorladı. Tüm bunların yanında Naz'ın ilk günden beri benim bütün bu endişelerimi anladığını ve sanki beni hep rahatlatmaya çalıştığını hissediyorum.

Naz ve Nil'in arası şimdi çok iyi. Ben ikisiyle bir arada olduğu kadar yalnız ve kaliteli vakit geçirmeye de dikkat ediyorum. Bu süreçte eşimden çok destek alıyorum, evin içinde paylaşım yapıyoruz.

ANNE OLARAK ÇOCUKLARINIZA KARŞI NASIL BİR YAKLAŞIMINIZ VAR? TAKİP ETTİĞİNİZ VEYA BAĞLI KALDIĞINIZ EKOLLER VE YÖNTEMLER VAR MI?

Benim yaklaşımım hep özgür bırakmak ve kendi kendine öğrenmelerine fırsat vermek üzerine oldu. Düşmeyi, kalkmayı, yanlışı, doğruyu bizim öğretmemizle değil, kendi kendilerine öğrenmeleri için çabalıyorum. Düştükleri zaman ayağa kalkabilmek için önce düşmeyi öğrenmeleri gerektiğini, hata yaparak doğruyu bulabileceklerini öğretmeye çalışıyorum. Kendi karakterleri ve kararları var, buna saygı duymak zorundayız. Yapabilecekleri birçok şeyi kendi kendilerine yapmaları konusunda teşvik ediyorum. Yani onların da bir birey olduğunu hatırlayıp, kendi karakterlerini oluşturmalarına özen gösteriyorum. Tüm bunların yanında benim bağlı kaldığım tek yöntem ‘çok sevmek’. Sevgi ile büyüyen çocukların hayata farklı baktığına inanıyorum. Sakin, sevgi dolu ve huzurlu bir evde büyüyorlar, benim için aslında en önemlisi bu. Bir de büyük bir aile içinde anneanne, babaanne, dede sevgisiyle büyüyorlar.

ANNELİĞİN EN ZOR YANI NE OLDU SİZİN İÇİN?

Bir yandan çalışmaya devam ettiğim için benim için en zor yanı ikiye bölünmek oldu. İşe gittiğim zaman aklım onlarda kalıyor, evdeyken ise işi düşünüyordum. Nil’in ofisteki odamda bir yatağı, alt değiştirme yeri ve evde kullandığımız tüm bakım malzemelerini hazırladığım bir köşesi vardı. Emzirdiğim zamanlarda ofise onunla birlikte gidiyordum. Toplantı aralarında süt sağıp tekrar işe geri dönüyordum. Ama yanımda olamadıkları zamanlarda çok kez vicdan azabı çektim. Hatta çok istediğim birçok işten vazgeçme kararı aldım.

Bir de ben çok paylaşan, sevdiklerinden güç alan biriyim. Canım sıkıldığında da hemen belli olur. Bazen herkes gibi kötü günlerim oluyor. Moralimin bozuk olduğu günler onlar için gücümü nasıl toparlayacağımı bilemiyorum. Hatta bazen onlarla dertleşmek istiyorum, 'canım sıkkın bugün' demek istiyorum. Onlar etrafında hep neşeli olmak zorunda hissetmek biraz zor sanırım. Ama hayatın gerçeğinde üzüntü var aslında, hep mutluluk ve neşe yok. Her gün aynı enerjiyle uyanmak mümkün değil. Ama elimden geldiği kadar kendi sınırlarımı zorluyorum. Biraz bunları da anlatıp paylaşmaya çabalıyorum, özellikle Nil'e.

PEKİ YA EN KEYİFLİ TARAFI?

Tüm yorgunlukları silen bir bakış, bir gülüş, bir öpücük, koşa koşa bana sarılmaları... Her anı çok ama çok güzel.

ANNELİK SİZE KENDİNİZE VE HAYATA DAİR NE ÖĞRETTİ?

Annelik kendime dair bilmediğim birçok şeyi görmemi sağladı. Koşulsuz sevmeyi, sakin kalmayı, sabırlı olmayı, gerçekten anlamayı öğretti. Hayata dair ise kendime dair öğrendiklerimden kat be kat fazlasını öğretti. Çocuklarınız olduktan sonra hayatın getirdiği birçok şeye ne kadar boş yere üzüldüğünüzü fark etmeye başlıyorsunuz. Gerçek anlamda aile kavramının ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ve hayatı onlar için de yaşamaya başlıyorsunuz. Yaş aldıkça hayat farklı farklı dersler öğretiyor hepimize, ama anne olduktan sonra çocuklar ile bu derslere çalışmak daha kolay oluyor sanki...

ANNE OLDUKTAN SONRA KENDİNİZDE NASIL BİR DEĞİŞİM HİSSETTİNİZ?

Hayata daha farklı gözlerle bakan biri oldum aslında çocuklarım olduktan sonra. Her konuda çok değiştiğimi, olgunlaştığımı gözlemliyorum. Onların doğumuyla birlikte yeni bir kadın da doğdu. Her gün yeni bir şey öğreniyorum onlardan.

Sabırlı olmayı, pozitif kalmayı öğreniyorum... Bir de önceliklerimi daha iyi belirlemeye başladım. Her zaman planlı ve programlı biri olduğumu düşünürdüm. Ama planlı olmak neymiş, asıl iki çocuklu bir anne olduktan sonra gördüm, artık bunun kitabını bile yazabilirim!

ÇOCUKLARINIZ İLERDE NASIL İNSANLAR OLSUN İSTERSİNİZ? BUNUN İÇİN NASIL BİR YOL İZLEMEK GEREKİYOR SİZCE?

Özgür, ayakları üzerinde duran, dimdik kadınlar olmalarını isterim. Bunun için ebeveynlerle kurulan doğru ve şeffaf bir iletişimin çok faydalı olduğuna inanıyorum. Bir de onları anlamak ve kararlarına saygı duymak çok önemli benim için. Bana ne anlatmaya çalıştıklarını dinlemeye çalışıyorum. Müdahale ve yardım arasında ince bir çizgi var aslında. Yaş büyüdükçe özellikle bu çizgi iyice bulanıklaşıyor. Nil mesela, zorlandığı zamanlarda ''Ben birey olmaya çalışıyorum, bana yardım et'' diyor aslında. Onun ihtiyacını gerçekten anlamaya çalışmak çok önemli benim için.

EVLİLİK VE EBEVEYNLİK DENGESİNİ KURMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİYORSUNUZ?

Evlilik birbirini tamamladığın, iyi ve kötü günü birlikte göğüslediğin, var olan aşkı hiç kaybetmeden birlikte sonsuzluğa yürüdüğün bir yol bence. Biz bu yıl eşimle evlilikte altıncı yılımıza, tanışmamızda ise 12. yılımıza giriyoruz. Sevgimiz, saygımız ve en önemlisi aşkımız birbirimizi tanıdığımız gün gibi hala aynı heyecanla artarak devam ediyor. Ebeveyn olduktan sonra tabii ki önceliklerimiz ve sorumluluklarımız değişti. İkimiz de anne baba olmayı öğrendik; eş ve sevgili olmanın dışında bir de birlikte ebeveyn olduk. Bence aşık olduğunuz adamı bir de baba olarak görmek çok güzel. Onun çocuklarımızla olan iletişimini ve bu ebeveynlik yolculuğunda gösterdiği çabayı hayranlıkla izliyorum. Çocuk eğitiminde anne-babanın aynı pencereden bakmasının çok önemli olduğuna inanıyorum. Özellikler sınırları belirlerken bu daha da önem kazanıyor. Bu açıdan da şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

EVİNİZİN HİKAYESİNİ ÖĞRENEBİLİR MİYİZ? KAÇ SENEDİR BURADA OTURUYORSUNUNZ?

Bu evimizde bir yıldır oturuyoruz. Naz’a hamile kaldıktan sonra her ikisinin de açık havadan yararlanabilecekleri ve daha rahat edecekleri bir ev arayışına girmiştik. Geçen yıl Mart ayında bu evimize taşındık. Burada yaşayan çok fazla çocuklu aile var. Ve çocuklar birbirleri ile çok güzel arkadaşlıklar kuruyorlar. Lokasyon olarak da hem benim hem eşimin işine çok yakın. Bu anlamda da çok büyük avantaj oldu bizim için. En ufak acil durumlarda bile beş dakikada eve ulaşabiliyoruz.

EVİNİZDE EN SEVDİĞİNİZ KÖŞE / ODA / ALAN HANGİSİ?

En sevdiğim oda kızlarımın odası. Onların kokusu odalarına siniyor ve onların yaşadığı alan bana müthiş huzur veriyor.

EVİNİZDEKİ FAVORİ EŞYALAR / MOBİLYALAR / ESERLER HANGİLERİ?

Dekoratif objelerimin hepsini çok seviyorum. Bunun dışında evimizde 3 sanatçının eserleri var. Elvan Alpay, Pınar Dupre ve Ekrem Yalçındağ’ın. Hepsi bizim için çok kıymetli ve farklı anlamlar taşıyor. Özellikle Ekrem Yalçındağ’ın eserini çok seviyorum.

Salondan detaylar...

Buse ve Naz...

NİL VE NAZ'IN ODALARINI DEKORE EDERKEN, RENKLERİ BELİRLERKEN NELERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURDUNUZ?

Her ikisinin odasını dekore ederken olabildiğince onların konforunu ve sevecekleri detayları düşünerek hareket etmeye çalıştım. Yenidoğan döneminde çok daha farklı bir oda dekore etmek durumunda kalıyorsunuz. Emzirme koltuğu, alt değiştirme ünitesi gibi farklı mobilyalarınız oluyor. Şimdi her ikisi de artık büyüdüğü için hem oyun oynayabilecekleri, hem de daha rahat hareket edebilecekleri odaları oldu. Ben odalarının içinde onların ilgi ve zevkleri değiştikçe ufak değişiklikler yapıyorum. Genelde beraber oynadıkları için zaten daha çok Nil’in odasını kullanıyorlar.

NİL VE NAZ'IN ODALARINDA EN SEVDİĞİNİZ EŞYA HANGİSİ?

Naz’ın odasında tepeden asılı duran balon şeklindeki aydınlatmasını çok seviyorum. Nil’in odasında ise üzerinde Nil yazan kar küresini.

ŞEHİR HAYATINDA, MODERN ZAMANDA ÇOCUK YETİŞTİRMEKLE İLGİLİ FİKİRLENİRİNİZ NEDİR?

Şehir hayatı koşturması hiç bitmeyen ve hep bir yere yetişmeye çalıştığımız bir sistem. Çocuklarımız da bu hayat içerisinde büyürken ister istemez bu koşturmacamıza eşlik ediyorlar. Modern zamanda çocuk yetiştirmenin faydası olduğu kadar zararları da olduğunu düşünüyorum. Elimizin altında çok fazla bilgi var artık ve bunlar zaman zaman annelik yolculuğunda kafa karışıklığına yol açıyor. Mükemmel annelik diye bir şey yok bence. Modern zaman kurallarının da mükemmel annelik kavramını bizler üzerinde fazlasıyla zorladığını düşünüyorum. Annelikte belki de en zor şeylerden biri kendinle yaptığın vicdan muhasebesi ve doğru yapıp yapmadığın sürekli sorgular halde olmak. Dijital çağda anneleri bu sorgulamaya iten çok faktör var. Bu sesleri susturamıyorsun. Ben şahsen çok etkileniyorum. Kafam karışıyor ve kendimi sorguluyorum. Bunun için de en güzel çözüm profesyonel destek almak bence. Kafamı çok karıştırmadan işin uzmanına sorarak ilerlemek beni çok rahatlatıyor.

BİZE BUSETERİM.COM.TR WEBSİTESİN'DEN VE BT SHOP MARKASINDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

Buseterim.com.tr benim blog yolculuğumun profesyonel bir online dergi formatına dönüşmüş hali aslında. Şu anda içerisinde alanında uzman farklı yazarların olduğu, moda ve yaşama dair son trendlerin yer aldığı, güzellik, sağlık, yaşam, eğlence gibi farklı bir çok kategoride yüzlerce yazı bulabileceğiniz bir online platform. Burada ben de yazılar yazıyorum. Her gün yeni ve kaliteli içerikleri okuyucularımızla buluşturuyoruz. BT Shop ise bebek patik markam Baby On The Go’nun hayata geçmesi ile birlikte oluşturduğumuz e-ticaret sitesi. Burada 117 anne-bebek-çocuk markasının farklı kategorideki ürünlerini anneler ile buluşturuyoruz. BT Shop’un en önemli özelliği tüm ürünleri ve markaları benim seçiyor olmam ve hepsini öncelikle kendim deneyimleyip sonrasında kullanıcılarla buluşturuyor olmamız. Satın alınan her ürün özenle seçilip, paketleniyor. Önceliğimiz en iyisini arayan anneleri ve bebeklerini mutlu etmek oldu her zaman.

KİŞİSEL HESABINIZDAN ÇOK YÖNLÜ BİR MECRAYA DÖNÜŞ KARARINI VERMENİZE NE SEBEP OLDU?

Aslında bu hayatımın getirdikleri ile birlikte kendi kendine evrilen bir macera oldu. Hamile kaldıktan ve çocuklarım doğduktan sonra hayatım onlarla birlikte kişisel bir hayat olmaktan farklı bir formata dönüştü. Bunu da saklamak veya gizlemek istemedim. Çocuklarım ve ailem benim hayatımın en önemli parçası. Sosyal medyada işimi, kendimi, projelerimi, yaptıklarımı, çocuklarımı paylaşıyorum ve bu paylaşımlarla aslında gerçek benliğimi ve telefonun arkasındaki gerçek ‘Buse’yi anlatmaya çalışıyorum.

BABY ON THE GO MARKASI VE FİKRİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Baby On The Go markası Nil’e hamile kaldığım dönemde oluşmaya başlayan bir fikirdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra aldığım eğitimle harmanlayacağım bir marka yaratmayı çok istiyordum ancak henüz içime sinen bir fikir bulamamıştım. Etrafımda anne olan tüm arkadaşlarımdan evlerinde çocuklarına rahatça giydirilebilecekleri, ayaklarından çıkmayacak, altı kaydırmayacak ve aynı zamanda şık olacak bir ürün aradıklarını duyuyordum. Bu ilhamla birlikte ben de kendi kızımı hayal ederek Baby On The Go markasını kurdum. Yaz ve kış olmak üzere iki sezon yeni desenlerin olduğu patik koleksiyonları üretiyoruz. Şu anda hem dünyada hem Türkiye’nin farklı noktalarında satıştalar. Bu markanın en gurur veren hikayesi Amerika’nın pazar lideri Saks Fifth Avenue’nun sosyal medyada keşfedip mağazalarında satmak üzere bizimle iletişime geçmesi oldu. Şu anda Amerika’da Maisonette ve Saks’ta yerli üretim olan Baby On The Go’nun ürünleri satılıyor ve bu beni her gün gururlandırıyor.

ANNE OLDUKTAN SONRA ÇALIŞMAYA KARŞI BAKIŞ AÇINIZ NASIL DEĞİŞTİ? SİZCE ANNELİK KARİYERİNİZİ NASIL ETKİLERİ

Anne olduktan sonra daha fazla çalışmaya başladım diyebilirim aslında. Kızlarım küçükken bu çok kolay olmadı tabii. Özellikle emzirme döneminde yarı zamanlı çalışıyordum ya da onlarla beraber gidiyordum. Annelik bana birçok farklı konuda ilham verdi, bugünkü kariyerim için yeni adımlar atmama sebep oldu. İşim beni her anlamda besliyor, anneliğimi de besliyor. Bu yüzden hiçbir zaman çalışmayı bırakmadım. Kızlarıma her ne olursa olsun çalıştığımı, çabaladığımı, kendi ayaklarım üzerinde durmaya çalışarak onlara bir gelecek inşa etmeye çalıştığımı göstermeye çalışıyorum. Çalışıyor olmam bana bireysel ve özgür olduğum bir alan yaratıyor. Evden çıkıp işe gittiğim her gün kendi özgürlüğüm için çabalıyorum aslında. Bazen işim geç bitiyor. O kadar kötü hissederek geliyorum ki eve, ''uykusuna yetişemedim, banyosuna yetişemedim'' diye... Halbuki ileride geriye dönüp bugünleri hatırladıklarında 'annem hep bizimleydi, hep yanımızdaydı' diyecekler, biliyorum. Bir akşam banyosuna yetişememiş olabilirim, ama sabah uyandığımda tüm varlığımla oradayım. Bunu anladıklarını ve hissetiklerini düşünüyorum. İleride onların da özgürlükleri için çalışmalarını ve çabalamalarını çok isterim.

ÇOCUKLARINIZ İÇİN KULLANDIĞINIZ BAKIM ÜRÜNLERİ HANGİLERİ?

Naz’ın cildi egzamaya çok yatkın ve çok hassas. O yüzden Naz için daha hassas ciltlere özel olan ürünler tercih ediyorum. Genelde içerikleri doğal ve güvenilir markalara yöneliyorum. Nil’in de saçları çok uzun ve karışmaya müsait olduğu için özellikle saç açıcı sprey en çok kullandığım ürünlerden.

TİPİK BİR GÜNÜNÜZ NASIL GEÇİYOR?

Bizim evde hayat sabah Nil ve Naz'ın uyanması ile 7'de başlamış oluyor. Haftaiçi sabah kahvaltıdan sonra Nil okula gidiyor. Ben de onu bıraktıktan sonra eve dönüp biraz Naz ile vakit geçirip spora gidiyorum, oradan da işe. Nil okuldan 15.40'da geliyor. Ben de ofisten en geç 5 gibi eve dönmeye çalışıyorum. Sonrasında her ikisiyle de ayrı ayrı vakit geçirmeye çalışıyorum. Eşim de işten geldikten sonra akşam yemeği, banyoları ve ve uyku öncesi sevgi, kitap ve oyun saatimiz başlıyor.

Bu sorunun yanıtını karantina öncesi ve karantina sonrası olarak ikiye ayırmak gerekiyor aslında. Karantina sonrası hafta içi her gün de hafta sonu gibi oldu!

ÇOCUKLARLA BİRLİKTE NE TÜR AKTİVİTELER YAPIYORSUNUZ?

Evde onlar için sürekli yeni, yaratıcı, hem eğitici hem eğlenceli aktiviteler yapmaya özen gösteriyorum. Bunun için bayağı çalışıp üretiyorum diyebilirim. Çok okuyorum, inceliyorum. Bazen evdeki atık malzemelerle bir saat vakit geçirebilecekleri bir oyun kuruyoruz. Çocuklarla keyifli vakit geçirmek için illa pahalı oyuncaklara ihtiyaç yok. Plastik bir pipet ve bir parça pamukla bile bir oyun kurabilirsiniz. Bu anlamda da benim yaratıcılığımı geliştiriyorlar!

EĞER DAHA ÇOK VAKTİNİZ OLSAYDI KENDİNİZ İÇİN NELER YAPARDINIZ?

Kültürel etkinliklere daha fazla zaman ayırmayı isterdim. Tiyatro, sergi, konser ve sinemaya az gidebiliyorum, daha fazla gitmek isterdim.

KISA KISA...

Tipik kahvaltım... Yumurta, yeşillik, salatalık, domates, siyah zeytin.

Başucumda her zaman bulunanlar... Kızlarımın poloraid fotoğrafı, içerisinde lavanta, papatya, neroli ve sardunya olan yastık spreyim, suyum ve kitabım.

En son okuduğum kitap... Tahıl Beyin - David Perlmutter

Şu sıralar takip ettiğim dizi… The Stranger

En son satın aldığım şey… Zara’nın Mom Jean şortları

İstanbul’da en sevdiğim mekan... Bebek sahili

En sevdiğim seyahat rotası... Bodrum

... olmadan yaşayamam. Ailem

Beni mental olarak ayakta tutan... Eşim

Üye ol, ilk alışverişte %10 indirim fırsatı kazan!

Tüm sitede geçerli ilk alışverişinizde kullanabileceğiniz %10 indirim kodu için üye olun!