GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Bir Annenin Hayat Kolaylaştıran İpuçları

Çocuklu hayatın organik düzensizliği ve zamansızlığına karşı sıradan gibi görünen ama müthiş işe yarayan altı küçük formülümüz (ve artık rutinimiz) var.

Hepimizin, -çocuklu veya çocuksuz- bize zaman kazandırdığını, işimizi kolaylaştırdığını düşündüğümüz ve rutinimize aldığımız küçük ama aslında hayat kurtarıcı formülleri vardır. Evde, ofiste ya da annelikle ilgili pek çok işle aynı anda baş etmeye çalışırken kendimizce kolaylıklar keşfeder ve bunlara sadık kalırız. Çocuklu hiçbir düzenin her zaman mükemmel işlemediğini göz önünde bulundurarak kendi hayatımızdaki karmaşayı minimuma indirmek adına deneye yanıla bulduğumuz ve oturttuğumuz bazı durumlar bizde de mevcut. Mila ve benim rutinimize aldığımız ve ikimize de inanılmaz kolaylık sağlayan ipuçlarımız şunlar:

1. Mila'dan önce kalkmak

Özellikle Petitmag’i hayata geçirmemle birlikte kesinlikle çok daha sık yaptığım birşey. Bazı yazıları sabahları girmemiz gerektiğinden, onlara ait detayları son kez gözden geçirmek ve hatasız yayımlamak için genelde saatimi 05.30 veya 05.45’e kurup Mila uyanmadan bu işleri tamamlamak benim için çok önemli. Bunu elbette her gün yapmıyorum ama haftada en az bir sabah bu saatlerde kalkmak benim için çok önemli.

2. İşten önce kahvaltı sofrasında makyaj yapmak

Benim kahvaltım Mila’ya göre çok daha kısa sürüyor. Sabahları kahvaltımdan sonra hızlıca sofradan kalkıp giyinmek ve hazırlanma seansına başlamak istiyorum. Fakat zaten bir saat görüştüğümüz hafta içi sabahlarında onu mutfakta bırakıp odama geçmek de istemiyorum. O nedenle şöyle bir çözüm geliştirdim: Mila uzun uzun(!) kahvaltı sofrasında oturup benimle sohbet ederken ben de kendime bir kahve yapıp tüm makyaj malzemelerimi alıyorum ve mutfağa getiriyorum. Makyajımı hatta bazen saçımı bile burada yapıyorum. Bu süreci izlemek Mila için de çok keyifli oluyor. Ayrıca bizim evin en güzel ışık alan yeri mutfağı... Şimdilerde ‘Bu işi neden bunca zamandır mutfakta yapmıyormuşum?’ diyorum.

3. Akşam Mila banyodayken makyaj temizlemek

Hangimiz akşam çocukları yatırdıktan sonra evin bir köşesine yığılmıyoruz? Böyle zamanlarda en çok üşendiğim şeylerden biri kesinlikle makyaj temizlemek! Eğer akşam Mila yattıktan sonra dışarı çıkmak gibi bir planımız yoksa, Mila banyosunu yaparken temizleme yağımı alıp o sırada makyajımı çıkarmak rutine dönüştü. Zaten banyodayız ve onun oynamasını izliyorum... Bu sıkıcı temizleme işini neden bu sırada halletmeyeyim?

4. Mila’nın saçlarını yemek yerken taramak/toplamak

Mila’nın sakin oturduğu (hatta sanırım genel olarak ‘oturduğu’) tek an yemek yediği zaman. Sabah okula gitmeden kahvaltısını yaparken veya hafta sonları dışarı çıkmadan önce sandalyesine oturtup sevdiği bir şeyi yerken arkasında geçip saçlarını tarayıp topluyorum. Yoksa tek elimde saçları tek elimde toka ya da tarakla tüm evde koşturmaca oynuyoruz ve bu gerçekten de pek de iç açıcı bir sahne olmuyor. Bu arada Mila’nın ince telli, uzun ve çok dalgalı saçlarının özellikle gece uyurken çok düğüm olduğumu fark ettik. O yüzden artık yatırmadan önce saçlarını bol bir örgü yapıp yatırıyoruz: Kesinlikle hayat kurtarıcı bir detay!

5. Ayrılık öncesi, kavuşma gününe kadar kutu çizmek

İster bir ister üç akşam olsun; Mila’yı evde bırakıp her gidişimde, gitmeden önceki gün ona anlatarak tahtasına olmayacağım akşam kadar boş kutu çiziyorum. İlk kutuya uçakla gidiyorsak kalkan bir uçak veya koca bir bavul gibi gittiğimizi anlatacak bir detay ekliyorum. Son kutuya da sabah geleceksem bir güneş, akşam döneceksem bir ay dede ekleyip, bir de el ele tutuşmuş anne-baba-çocuk resmi ekliyorum ki kavuşma günü olduğu belli olsun. Sonra ona her akşam yatmadan bir kutuyu boyamasını söylüyorum. Böylece bir yere gitmeden ona haber verdiğimi, söz verdiğim zamanda geri döndüğümü biliyor. Her ne kadar özlemimizi azaltmasa bile ve Mila ne kadar küçük olursa olsun, kutuların sayısı ona bir fikir veriyor.

6. Alt değiştirme masasını bebeklik sonrasında da kullanmak

Bu herkese uymayabilir, farkındayım; fakat benim için o kadar hayat kurtarıcı bir detay ki bahsetmeden geçmem imkansız. Mila’nın da çoğu bebekte olduğu gibi altı minderli, yüksek bir alt değiştirme masası vardı. Bebekliğinden beri sabah uyandıktan sonra bezini değiştirip giydirirken, akşam rutininde banyodan sonra kremleyip pijamasını giydirirken ve gün içinde de defalarca kez bez değiştirmek için kullandık. Mila üç yaşında ve hala daha kullanmaya devam ediyoruz! Evet artık burası için fazla büyük ve hatta artık teknik olarak ‘alt değiştirme’ işlemi hayatımızdan çıktı. Ancak emeklediği, ayaklandığı, yürüdüğü, koştuğu ve artık şu sıralar düz duvara tırmandığı dönemlerin hepsinde, onu sabit tutabildiğimiz tek yer burası. Bence bunun iki basit sebebi var: Birincisi, hiçbir zaman alt değiştirme, kremlenme, giyinme ve soyunma gibi işleri buranın dışında bir yerde yapmadık; dolayısıyla aksini bilmiyor ve itiraz etmiyor. Banyodan sonra buraya oturtulmaya çok alışık. İkincisi ise burası boyuna göre yüksek ve düşme korkusu var. Dolayısıyla buraya oturttuğumuzda (artık yatırmıyoruz, sadece oturtuyoruz) öylece duruyor. Arkadaşlarım Mila’nın odasında bu üniteyi görüp şoka girip kendileri daha bir yaşındayken bu üniteden vazgeçtiklerini defalarca anlattılar. Ama bizim için o kadar kullanışlı ve pratik ki… Bu ünitenin olmadığı yerlerde, anneanne ya da babaanne evinde, yazlıkta, otellerde, yatağın üzerinde veya yerde giydirmemiz, saçını kurutmamız gerektiği her zaman bir kovalamaca oyununa dönüştüğünde ve Mila yatağın üzerinde bornozuyla zıplamaya, yuvarlanmaya her başladığında bu basit alt değiştirme ünitesine içimden tekrar teşekkür ediyorum. Biliyorum, artık yolun sonuna geldik. Neredeyse atlayabilecek üzerinden ama olsun; üç seneden fazla tepe tepe kullandık…