GİRİŞ

E-Posta
Şifre

YENİ ÜYE

Ad
Soyad
E-Posta
Şifre
Şifre Tekrar
Ürün sepete eklendi
Aramıza Hoşgeldin!
Welcome Abroad!
Bültene başarıyla üye oldun.
Teşekkürler!
Thank you for subscribing to
our newsletter.

1500 TL ÜZERİ ÜCRETSİZ KARGO

İLK SİPARİŞTE %10 İNDİRİM İÇİN ÜYE OLUN! İNDİRİM KODU: HELLOPC10

Annelik Gerçekleri: Annem Olmadan Anne Olmayı Öğrenmek

Annelik Gerçekleri serimizin, bizi derinden etkileyen yeni yazısı Little Yucca markasının kurucusu Seray Cengiz Sezer'den...

Annemi bu dünyadan yolcu ettiğimde tam 16 haftalık hamileydim. Karnımdaki bebeğin cinsiyetini öğreneli henüz 36 saat olmuştu. Kendi kahramanım, yol gösterenim ve en yakın dostum ellerimden kayıp giderken, onsuz nasıl kendim bir yol gösteren olacaktım?

Eşim Can’la bebek sahibi olmaya karar verdiğimizde oldukça sorunsuz akan hayatlarımız, sağlıklı ailelerimiz, yanıbaşımızda dostlarımız, rutin işlerimiz vardı. Annemin oldukça agresif başlayan hastalığını öğrendiğimizde ilk aklıma gelen bebek planımızı ertelemek oldu. Bir tek çocuk olarak tüm enerjimi annem için, annemle beraber savaşmaya harcamak istiyordum. Buna ilk itiraz eden annemdi. Aniden hayatımızın ortasına oturan hastalığın çok istenen bu bebeğin önüne geçmesine şiddetle karşı çıktı. Mart 2015’de güzel haberi ailelerimize verdik. Fakat annemin hastalığı kötüye gidiyordu. Mayıs ayında onu hastaneye yatırmak zorunda kaldık. 3 hafta boyunca birçok kişinin itirazına rağmen annemin yanı başında tüm günlerimi hastanede geçirdim. Can, doktorumuz ve ben bebeğimizin bu sürece dayanabileceğine inandık. 10 Haziran Çarşamba akşamüstü, zor nefes alan annemi hastanede bırakarak birkaç saatliğine bebeğimizin cinsiyetini öğrenmeye doktorumun yanına gittim. Süratle hastaneye dönüp anneme bir oğlumuz olacağı müjdesini verdim, yüzündeki kocaman gülümsemeyi gördüm! Aynı gece ağrılarına dayanamayan anneme morfin verme kararını babamla birlikte aldım ve bundan bir gün sonra da elleri ellerimde onu yolcu ettim.

Hamileleğimin kalan 5.5 ayı tek hedefim kendime ve bebeğimize iyi bakmaktı. Neredeyse çevremdeki herkes hamile olduğum için ne kadar şanslı olduğumu, bu bebeğin bana güç verdiğini, vereceğini söylüyordu. Oysa ben kendimi ve bebeğimi koruma sorumluluğunu hissederken yaşadığım acıyı seslendirememenin sıkıntısını çekiyor, annemsiz anne olmakla ilgili sonsuz bir endişe duyuyordum. Evet, bebeğim dik durmama yardımcı oluyordu ama bu kadar dik durmak zorunda olmak bana haksızlık değil miydi? Kendimi zorla ayakta tuttuğumu düşünen bir grup ise beni korkunç bir postpartum depresyonunun beklediğine inanıyordu, bunu yüzüme bile söylemişlerdi.

Sonra beklenen gün geldi, 41. haftanın sonunda sezaryen doğum için gün belirlemek zorunda kaldık. Normal doğumu çok istemiştim. O zamanlar itiraf edemiyordum ama hamileliğimde annelikle ilgili birçok anne adayının hissettiği duyguları yaşayamamıştım. Ben sadece sağlıkla varolarak süreci atlatmaya bakmıştım. İyisiyle, kötüsüyle normal doğumu yaşarsam kendi annelik sürecimi doğal bir şekilde başlatabileceğime inanıyordum. Olmadı. Annemsizliğin en ağır anını hastane odasında doğuma hazırlanırken hissettim. Kendi doğduğum hastanedeydim, 33 yıl önce annem bu binada beni sezaryenle doğurmuştu. Defalarca hayalini kurduğumuz şey benim de bu hastanede doğum yapmam, onun elimi tutması, sonrasında da biz bebeğimizi büyütürken hep yanıbaşımızda olmasıydı. Bütün bu düşünceler ortasında, ameliyathanede epidural takılırken doktor ve hemşirelere annemi sayıklarken buldum kendimi.

Sonra Can’ı odaya aldılar. Hastane odasında müzik çalıyordu. Doktorlar başımda... Doğa’nın ağlaması doldurdu odayı bir anda. Eş zamanlı radyoda “Somewhere Over The Rainbow” başladı. Bu annemin cenaze günü ikimizin şarkısı olarak herkesle paylaştığım şarkıydı. O gün inandım sevdiğimiz ruhların bizi yalnız bırakmadığına.

Doğa’yı kucağıma verdikleri andan itibaren sıkça şunu düşündüm: anneme annelikle ilgili ne kadar az şey sormuştum. Emzirmek nasıl bir duyguydu? O beni ne kadar emzirmişti? Emzik kullanmış mıydım? Beni emzirmek için uyandırır mıydı hiç? Onların odasında ne kadar yatmıştım? Sanki bu sorulara vereceği cevaplar beni de onun gibi “iyi bir anne” yapacakmış gibi merak ediyordum annemin cevaplarını. Ama kendi annelik maceramda öğrendim ki annelik de hayatın kendisi gibi varılmış bir nokta değil, yolculuğun kendisi... Anlık, günlük sorunlara verilen tepkilerden ziyade bir yaklaşım biçimi... Annemsiz anneliği öğrenmenin tek yolu onunla olan yolculuğumun şekillendirdiği “kendim”e güvenmekti.

Anne olduğumda etrafımda bana yardım etmesini beklediğim kalabalıklar hiç yanımda olmadı, olamadı. Kafamı dağıtmama yardım edeceğini umduğum dostlarım bir anda sessizce uzaklaşıverdi. Hayatımın en yalnız dönemiydi. Yine de ben herkesin benden beklediği karanlık postpartumu yaşamadım. Yakınlarımın ısrarıyla Doğa 4 aylıkken danıştığım psikiyatrist benim “fazla iyi gözükmemi” bastırılmış duygularıma bağlarken emzirmeyi bırakıp ilaca başlamamı önerdi. Daha ilk görüşmemizde, bana kendimi yeterince anlatma fırsatı vermeden yapılan bu yönlendirme içgüdülerime tamamen tersti. Ben de başka bir yol seçtim.

Annemden öğrendiğim en önemli şey insanın önce kendine iyi bakması ve kendi hayatı için hedeflerinin olmasıydı. Bu motivasyonla rutinlerimden vazgeçerek işimden ayrıldım, kendi hayalimin peşinden gidebileceğim bir iş kurdum. Birçok insana göre hayatımı iyice zorlaştırmıştım ama benim hedefim belliydi: kendi kahramanım gibi çocuğuna ilham veren bir anne olmak. Bunu gerçekleştirmeye çalışırken de zorlandığım her anda yanımda olabilenlerin desteklerinin değerini bildim. Başka insanlardan daha fazlasını beklememeyi de bir şekilde öğrendim.

Doğa bugün 3 yaşında. Ben hala birkaç günde bir annemi deli gibi özleyerek gözyaşı döküyorum. Anneme sormak istediğim sorular hala var, her geçen gün de artıyorlar! Anneliği annesiz yaşamanın en zor yanı kendinizi sorguladığınız anlarda koşulsuz destek veren o tamponun orada olmaması. Yine de onun yokluğu, onunla yaşanmış günlerde anneliğe dair bilinçaltıma işlemiş öğretiler olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Biliyorum ki annelik içgüdülerimin temelinde kendi annemin benimle kurduğu o kuvvetli bağ var. Biliyorum ki zorlandığım her anda tek yapmam gereken annemin bana sonsuz güvenle bakan gözlerini hayal etmek ve Doğa’nın da benden aynı enerjiyi aldığına inanmak.

Üye ol, ilk alışverişte %10 indirim fırsatı kazan!

Tüm sitede geçerli ilk alışverişinizde kullanabileceğiniz %10 indirim kodu için üye olun!